VALPARAISO


Advertisement
Chile's flag
South America » Chile » Valparaíso Region » Valparaíso
February 26th 2018
Published: May 24th 2018
Edit Blog Post

Total Distance: 0 miles / 0 kmMouse: 0,0

SANTIAGO-VALPARAISO


GÜN 25 26 ŞUBAT PAZARTESİ:

Bugün, günlerden "Valparaiso"..

Eksik olmasın Sting, bu konuda yeteri kadar aklımızı çelmişti.

Bu nedenle programa aldım.

Bugün, o gün işte..

Kahvaltıdan sonra metroya binip ,otogar Pajaritos ‘a kadar gittim.Artık buraları bizden sorulur..

Orada üst kata geçip, Otobüs terminalinden Valparaiso biletimi aldım .

(Bu Pajaritos, bizim Esenler otogarı gibi bir şey …)

Pajaritos "kuşlar" demek ...iyi metafor... zira etrafa baktım, tüm şehir otogarlarına ilk kez giren gurbetçiler gibi, herkes şaşkın kuşlar gibi bakıyor ...


Az sonra son derece konforlu bir otobüs geldi .Doğrusu bu kadarını beklemiyordum...

Kadife koltuklara gömül Allah gömül...


Yol çok rahat…. 1.5 saatlik bir yolculuktan sonra Valparaiso otobüs terminaline vardık..

Oradan bir minibüs ile kentin merkezi sayılan Sotomayor’a geçtim..

Meydan, tipik Latin Amerika meydanı ..diğerlerinden tek farkı, meydanın bir tarafının deniz olması..

Geri kalan bölümler hiç şaşmıyor …resmi binalar..kilise…ortada heykel vs vs.

Liman ve deniz havası beni mest etti.

Özlemişim denizi..

Koy, 1536 yılında İspanyol Juan de Saavedra tarafından keşfedilir. Gemisi Diego de Almagro batırılmıştır.


Şehrin kuruluşu biraz gecikmeli olarak,1544 yılında Juan Bautista Pastene tarafından gerçekleştirilir.
Koloniyal dönemde, devamlı korsan baskını ile inleyen Valparaíso, ilk başlarda yavaş gelişmiş ve küçük bir köy olarak kalmıştır.

Francis Drake’de, Dünya etrafında dolaşırkene ve hazır buraya gelmişkene; 5 Aralık1578'de, şehri basar, bir gemiyi ganimet olarak alır ve evleri yağmalar.

Tüm bunlar etkinlik olsun diye…Daha sonra İngilizler bize hukukun üstünlüğünü anlatacaklardır...anlat anlat heyecanlı oluyor...


Panama Kanalı'nın açılmasından önce, Valparaíso, Horn Burnu'nu dolaşan gemilerin ulaştığı ilk büyük liman konumundaydı.

Bu yüzden,19. yüzyılda şehrin limanı, Güney Pasifik'in en etkili limanı ve San Francisco ile birlikte Amerika'nın batı kıyısındaki en önemli iki limandan birisiydi

Panama nın açılmasından sonra şehrin reytingi düştü tabi..

Şehir birkaç kez, örneğin 1822 ve 1851, depremlerinde zarar görmüştür.

1850–1860 yılları arasında, bu coğrafyadaki ilkler yaşanmış…şehrin borsası, Şili'nin ilk özel bankası ve itfaiye teşkilatı kurulmuştur.

Aynı zaman dilimine, başkent Santiago'ya bağlanan demiryolunun açılışı da denk gelir.

Limanda , biraz oyalandıktan sonra, günlük planları netleştirmek adına,Starbucks’ta kahve içme zamanı geldi ..

Şehrin haritası açıldı ve konu tamamen anlaşıldı..

Sahilin hemen arkasında tepeler yükseliyor..

Bu nedenle yukarılara erişmek için sahilden tepelere, 15 yerde asansör ( funiküler) çalışıyor..

“Conception” diye bir semti ziyaret edeceğiz ve bana en yakın asansör de Conception asansörü..

Sorduk, soruşturduk… ciddi olarak meraklı gözlerden saklamaya çalıştıkları asansörü, nihayet bulduk ..

Bakımdaymış… "çalışmıyor" dediler ..

Bulunduğum yere bakıyorum bir de tepelere ..Yahu ben nasıl çıkarım bu yokuşları ?

"Ağustosta suya girsem balta kesmez buz olur " türküsünü mırıldanmaya başladım.

Nasıl olacak ta olacak ? diye sordum..

Az daha aşağıda, “La Reina Victoria” adlı başka bir asansör daha varmış..

Oraya kadar yürüdüm ama hiç olmazsa yol düz..Tarif edilen asansörü de zar zor buldum ve bindim..

İlla ki bir şey diyecekler ya …“Pasifiğin mücevheri” olarak adlandırılan Valparaíso'da yaşamış olan Pablo Neruda, şehrin sayısız merdivenlerinden etkilenmiştir.

Etkilenmemek mümkün mü ?

O tepelere yayan tırmanmak için vallaha yürek ister ..

Meğerse ,bu asansör de Conception’a çıkıyormuş..

Burası turistlerin pek meraklı olduğu eski ve renkli bir semt..

Tepeden şehir ve liman çok güzel görünüyor..

Anlaşılan ,semt halkı grafittiye fena halde sarmış ….zira gerçekten tüm evlerin cephesi tablo kadar güzel grafittilerle bezenmiş..

Dolayısıyla kameralar ve fotoğraf makineleri devamlı çalışıyor..

Tüm tarihi boyunca ,nedense yabancılar buraya çok merak salmışlar.Özellikle sanatçı takımı bu tepeleri mesken tutmuş..

Buralarda kendilerini özgür hissetmişler…

Şehrin tarihi merkezi 2003 yılında UNESCO tarafından insanlığın kültür mirası olarak ilan edilmiştir.

Etrafta ki şık restoranların birine kuruldum.


Anlaşılan işletmenin müşteriye ihtiyacı olmadığı gibi , "müşteri mutluluğu" hakkında bir şey bildikleri de yok.

Kimse ilgilenmeyince ,kalktım ve başka bir restoran buldum .

Aslında kapıdaki tabelaya bakılırsa burası kahvaltıcı ….ama içerde ciddi bir mutfak var ve menü zengin..

Günün menusunu ,çorba var diye beğendim..

Patron ,şık bir çorba verdi beni mest etti..arkadan ton balıklı orta iyi bir şey verdi..sonunda meyve salatası ..

Bundan iyisi şamda kayısı..

"Conception" bitince, tekrar asansöre binip aşağıda düze indim..

Gençler elbette yürüyerek iniyor..

Artık minibüs hatlarını yedim yuttum..

Trip Advisor’un tavsiye ettiği minibüsü beklersek, sabah olur …halbuki camında "Terminal de Buses" yazan hepsi, gideceğim yerden geçiyor..

Trip Advisor kusura bakmasın ama, hiç minibüs kültürleri yok yani..

Biz minibüsün ana vatanından geliyoruz yani...


Körün değneğini bellediği gibi, bir seçenek belliyorlar ve başka seçenek de yok sanıyorlar..

Terminale vardığımda ,şirket derhal biletimi dilediğim saate çevirdi..

Yine rahat bir otobüsle Santiago Pajaritos a döndüm.

Metro ile nerdeyse evin önünde indim..

Otelde bakım günüm..Tabanım çatlamış, bayağı acı veriyor..uzaktan kumanda sevgili eşim erişti ve undotalc tavsiye etti..

Akşam üstü dün bulamadığım et lokantasını bulmak üzere kararlı bir şekilde yola çıktım..

İnanılır gibi değil ,yine kayboldum..gülmeyiniz lütfen ...


Metro’dan yeri ,daha rahat çıkarırım diye metroya bindim ….Murphy yasası tüm hızınla devrede.

Bu kez isim benzerliği nedeni ile inmem gereken yeri iki durak geçmişim..

Size bir şey itiraf edeyim ...çok biliyorum diye kasıldıkça hata oranı yükseliyor..


Hadi gerisin geriye döndüm.

Nihayet olmam gereken yerdeyim..

Gündüzün kibar bir muhit olan "Bellavista" gitmiş, yerini varoş eğlenceler ve taşkınlıklar almış başını gidiyor..

Yan yana discolar kulak zarını zorluyor ve kapılarda disco avcıları içeri adam tıkmaya çalışıyorlar.

Bir an için Karadağ'da Budva sahili ve discolarını hatırladım…

Nihayet benim aradığım lokantayı, daha doğrusu o lokantanın kapalı kepengini buldum..

Benim lokantayı kapatmışlar …eh geceleyin ortam bu ise , kibar bir lokantanın burada barınması zor..

Kös kös mahalleme döndüm.

Mahallemde bir ton lokanta var birine oturdum garsonun tavrını beğenmedim kalktım …sandwiçimi yaptırıp odama döndüm.

Neye niyet neye kısmet ?

Seyahatte olur böyle şeyler uyum sağlamak esastır...ben ne yangınlar gördüm...


Günün görselleri aşağıda :


















Additional photos below
Photos: 10, Displayed: 10


Advertisement



Tot: 0.094s; Tpl: 0.012s; cc: 8; qc: 25; dbt: 0.047s; 1; m:domysql w:travelblog (10.17.0.13); sld: 1; ; mem: 1.1mb