Advertisement
GÜN 21 22 ŞUBAT PERŞEMBE: Sabah ,kahvaltıdan sonra, alt yoldan bir minibüse binip Perez’de indim. Perez, benim çok yakın gençlik arkadaşım ve aynı zamanda ,La Paz’ın merkez semtine verilen isim.. Kapıdaki görevli, ismi bir yere yazmamı sıkı sıkı tembihledi ….halbuki bu merkezi unutmam mümkün değil.. Buraya meydan demek zor ..”Meydandan bozma” diyebiliriz.. Meydan olduğunu tescilleyen tek unsur,San Fransisco Kilisesi. Latin Amerika’da şunu anlıyoruz ki, San Fransisko’nun yer almadığı hiçbir yer, meydan sayılmıyor.. Bu doğa ve hayvan dostu kardeşimizin, özellikle Latin Amerika’da fanları çok.. Kendileri aslında Assisi’li olup, yakışıklılığı ve cömertliği dışında, fakir fukara ve garibanlara sahip çıkması ile ünlenmiştir.. Bu zengin çocuğunun ailesi çok şikayetçi ....ne okul, ne de iş başarısı var.. Kendini hayır işlerine vermiş… İtalya seyahatimde, Assisi’de ,kendisinin de mezarının bulunduğu kiliseyi ziyaret etmiştim..(çaktırmadan mezarının fotoğrafını da çekmiştim ) Sokaklarda, Fransisken tarikati üyeleri olan, yalın ayak, başı kabak ,beli urganla sıkılmış bir çuval ve bir asa ile dolaşan çok kişi görmeme rağmen .. Kiliseyi maşallah triplex çekmişler ..Kat kat gez bitmiyor.. Bu denli fakir fukara dostu azizin, kiliselerini geziyoruz ,içerisi altın kakmadan geçilmiyor.. Şaşaa almış başını gidiyor .. Akla takılan soru şu :Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu ?
Her neyse kafa avara kasnak çalışıyor… durduramıyoruz…. böyle saçma sapan şeyler takılıp duruyor… Para bozmam gerekiyor.. yerini tarif ettiler.. Meydana yakın bir yerde Manzarayı görünce koptum... Bir takım adamlar, üzerlerinde bir önlük taşıyorlar .. Önlükte, bozabilecekleri yabancı paraların amblemleri var .. Bu önlüklerle, yarı resmi bir tavır sergiliyorlar.. Üstelik kimin neyi bozduğunu anlıyorsunuz.. Önlükte dolar işareti varsa artık bir zahmet pezo bozdurma yani… Komisyon,dükkan kirası falan olmadığı için çok iyi bir kur uyguluyorlar.. Alan memnun satan memnun.. Yakınlarda, “görülecek yerler” listesinde, 2 sokak varmış.. Yalnız, erişmek için, biraz yokuş tırmanmak gerekiyor .. Doğrusu bu yokuşlar bana ızdırap veriyor..sokak arası veya sokak içinde yokuş mu olur be kardeşim ? Çok yavaş çıkıyorum, ama yine de beni etkiliyor .. "aman kaçırmayın" dedikleri sokaklar, (Calle Sagarnaca) tamamen manasız sokaklar .. turistik eşya satan yan yana alelade dükkanlar var .. ”Cadılar çarşısı “dedikleri ise, tam bir rezalet…. Dükkanın önüne plastik iskeletler asınca, olacak sanıyorlar.. Olmuyor abi olmuyor..yokuşuma yazık.. Yakınlarda “Plaza Murillo” varmış .. Bir yokuş inip, başka bir yokuşu tırmandık . Allahtan meydanda oturup dinlenecek banklar var..
Murillo’da bir soluklandım,mimari tamamen klasik .. Ortada, kuşların pislediği bir ulu kişi heykeli,etrafta resmi daireler,bir adet kilise,birkaç dükkan… Mirador’dan "Killi Killi" denilen ören yerine gitmeye karar verdim.. Çok iyi yapmışım. Meydandan bir minibüse bindim... beni kapısında indirdi.. Gezdiğim tüm yerlerde minibüsler, sizi düz bir alandan alır değil mi ? Burada müşteriyi en aşağı yüzde 20-30 eğimli yokuşlardan alıyorlar .. debreyaj mı dayanır buna ?
Görecek günler var daha … Şehrin yüksekliği yetmiyormuş gibi, daha da tırmandık ve şehre kuş bakışı bakan bir yere vardık.. Dedim ya, bu Bolivya halkı, gerçekten mizaha çok düşkün…. zira buranın adı “Ay vadisi Killi Killi”.. Bu şekilde, hayatınızda ilk kez, bir şehire tepeden bakan bir “vadi”ye tanık olabiliyorsunuz .. 4250 m yüksekliğe hava alanı yaparsanız, sonunda tüm coğrafi kavramlar böyle çorba olur.. Etrafa baktığınızda, buraya şehir kuranın aklına tüküreyim diyorsunuz... Yeri gelmişken biraz tarih.. La Paz ("barış") bir Güney Amerika ülkesi olan Bolivya'nın yönetimsel başkentidir. Ülkede yasal başkent Sucre olmasına karşın, bakanlar kurulu La Paz'da yerleşiktir ve ülke buradan yönetilir. La Paz, Inca yerleşim adı Laja olan yerin üzerine, İspanyol işgalci Alonso de Mendoza tarafından 20 ekim 1548 de kurulmuştur..
Komik olan, İspanyol işgalcilerin yerel başkenti bulmalarının, 13 yıl sürmesidir .. Ehh şehir bugünkü gibi ise, gerçekten esas başkent neresi bulmak o denli kolay değil.. 1781 de, yerel Lider Tupac Katari, başkaldırarak, 6 ay şehri kuşatmış bilahare susturulmuştur. 1809 da Bolivyalı Pedro Domingo Murillo bağımsızlık savaşı ateşini ateşlemiştir. Bağımsızlık, 1821 de gelmiştir. Bu girişime, “Güney Amerika’nın ilk özgürlük çığlığı “adı verilmiş ve burada yanan ateş tüm diğer ülkelere sıçramıştır. Her neyse, etrafı biraz daha seyredip, parkın kapısının önünden minibüse binip Perez’de indim.. Trafiğin durumu arapsaçı ve tek kelime ile felaket.. Bazı yerlerde ışıklar olmasına rağmen, kişisel yorumlara açık ( kafana göre) bir düzen yerleşmiş... Haberleşmek için bir cafe arıyorum .. Bir türlü interneti olan bir yer bulamadım. En sonunda tarif üzerine bir lokantaya daldım. Hem yemeğimi yedim hem de biraz haberleştim. Yarın havaalanına nasıl gideceğim diye telaşlara düştüm .. İyisi mi yolu bir check edeyim dedim.. Teleferiğe binip, tepeye El alto ya kadar gidip döndüm.. Tepeye vardığınızda , taksi ile havaalanına gitmek mümkün ..İçim rahatladı .. Yükseklik nedeni ile biraz iştahsızlık yaşıyorum. Kendi nevalemi alıp otelde yemeye karar verdim..
Önce 1-2 adet coca çayı içtim..Lipton keratası bu işe de el atmış.. "Coca yaprağı çayını da ben veririm" diyor. Kulağımda TSM ile bir Bolivya gecesi yaşamak fena olmuyor.. Bira içerek kendimi uyutmaya çalışıyorum .. Başaramadım .. Yine sağa, sola dönerek ve daha çok ayakta kalarak sabahı ettim.. Kısaca, Bolivya’nın gezi programına alınması, tam bir fiyasko idi.. Gereksiz bir zaman kaybı oldu .. Olmazsa da olurmuş.. Ben ettim siz eylemeyiniz..internetten takip etmeniz yeterli olabilir...
Günün Görselleri aşağıda :
Advertisement
Tot: 0.088s; Tpl: 0.011s; cc: 8; qc: 23; dbt: 0.047s; 1; m:domysql w:travelblog (10.17.0.13); sld: 1;
; mem: 1.1mb
