B.BARDOT'YA DUA EDIN...


Advertisement
Published: January 20th 2015
Edit Blog Post

Geo: 43.2667, 6.63333

GÜN 37,GÜNLERDEN PAZAR:

Gök Yarıldı ve dün gece tufan yaşandı…
Şaka değil aracın tavanı delinecek sandım..
Yağmur gece 04:00 te başladı.
Sabah ,dışarı çıkmak mümkün değil.
Saat 10:00 oldu yağış hala devam ediyor.
Biraz daha yağdı ve durdu…araçtan çıktım..hakikaten sel olmuş..
Kamp boşaldı…özellikle çadırlarda yaşayanlar çok kötü bir gece geçirmişler .
Bir kez daha yerden yüksek bir yerde yattığıma dua ettim.
Kamp boşalınca, haliyle biz birinci sıraya terfi ettik …
Önümüz plaj ve deniz..
Koyun karşısında St Tropez …
Sağ tarafta Port Grimaud…daha ne olsun ?
Bu yer değişimi sırasında, dün gece dışarıda unuttuğum bir feneri şehit verdik.
Olsun yeni yerimiz güzel…
Öğlen ,14:30 da kampın kapısında ki duraktan otobüse binerek 15 dk da St Tropez ' e vardık.
Paul Signac,Ressam Manet ‘in adını koyduğu L'Olympia adlı yatı ile, kötü hava koşulları nedeniyle , bir tarihte,St Tropez adı verilen limana sığınmış.
Etkili bir varlıklı olan Paul, yeri çok beğenince, Henri van de Velde nin çizdiği, "La Hune" adını verdiği bir evi buraya inşa ediyor ve St Tropez nin kaderi değişiyor..
Zira evini dostlarına açan Paul'un ilk ziyaretçileri arasında Matisse,Dufy,Derain,Vlaminck,Seurat,Van Dongen gibi ünlüler yer alıyor…
Bundan Sonrası St Tropez için yokuş aşağı…
Yürü ya Kulum ve I dunya savaşından önce St Tropez bayağı ensesi kalınların mekanı haline geliyor …
Bugün bu evi Paul Signac caddesinde görmek mümkün…
St Tropez 'ye 1930 larda ikinci dalga, yazar ve ressamlarla geldi.
Jean Cocteau,Colette ( güncesinde şöyle yazıyor: Bilmiyorum yüzmeli mi,gezmeli mi ? Rose mi içsem beyaz mı ? Uzun bir gün mü geçirsem yoksa gece mi ? Allah başka acı vermesin elbette)
Anais Nin ise "arabaların arkasında göğüsleri fora dolaşan kızlar yoğun mutluluk yaşıyorlar" diye yazıyor…(Artık onlar mı yoksa seyredenler mi ? pek belli değil )
Bu alt yapı, haliyle 1955 yılında Roger Vadim'i buraya çekecekti
"Ve Allah Kadını Yarattı" filminin ölümsüz artisti Brigitte Bardot ‘yu da tabi..
Filmi ilk seyrettiğimde sinemaya annemle gitmiştik..yemin ediyorum yanında otururken karanlıkta kızarmıştım…
filmi biraz hatırlatalım...

Brigitte Bardot dan sonra artık Fransızları tutmayınız …
St Tropez artık Fransa'nın seks ve güneş cenneti haline gelmiştir…
Artık burada evi olmayan ünlüye, iyi gözle bakılmıyor..
Kervana ,Puff Daddy,Robbie Williams,David Beckham ‘a GeorgeMichael,Jean Paul Belmondo, Harrods un sahibi Muhammet Al Fayed katılıyor…
1990 yılında, artık ipini koparan buradadır ve durumdan yakınan Brigitte Bardot'ya yanıt Belediye başkanından geliyor.
"St Tropez'nin ölüm döşeğinde olduğu gerçek..Fakat burayı bu hale getiren kimler acaba ?”
Kelam biraz acı olmuş hocam ..
Zira tavuk mu yumurtadan ? ..yumurta mı tavuktan ? durumu var..
Bu zatlar buraya gelmeseydi siz hala kumda oynarken ,sahilde ağlarınızı atıp tutuyordunuz..
Şimdi düz bir kahveyi 10 euroya satmak ta hayal idi yani...
Bugün, St Tropez ,civardaki yerleşim yerlerine kaçan halkı yüzünden, giderek küçülmektedir fakat turisti ona yeter de artar..
Bu örnekler bizim kulağımıza küpe olsun...aynı yolda kararlılıkla yürüyen Bodrum'umuz var maaşallah...
İlk geldiğim gençlik yıllarıma göre, çok köklü değişiklikler var ..
Bir kere St Tropez plajları artık eskisi kadar parlak değil ve La foux ‘ya kadar 5 km lik yol kenarı, neredeyse Kumburgaz haline gelmiş..
Trafik felaket ötesi…
Parklarda yer bulmak mümkün değil …saati 3 euro olsa bile ..
Şu babama ne kadar kızıyorum bilemezsiniz..
Kardeşim alsana şuradan 1 dönüm arazi…
Şimdi üzerine çivi çakmadan otopark yapardık ..
Bizi de kim tutardı be ?
Eski Liman hala cafcaflı…
Bu liman yetkilileri, gerçek anlamıyla dünyanın zenginlerini tanıyorlar ve bunlara bir şey yutturmak mümkün değil…
45 m nin altında "halk” yatlarının, sahile değil kıçtan kara yapmaları ,kıçlarını bile dönmeleri mümkün değil…
Liman yetkilileri bunları muhatap olarak dahi almamaktadır..
Küçük bir pazar araştırması yaptım..
Bağlı olan teknelerin çoğu ABD bayraklı ....bir kısmı İngiliz ve tek tük Italyan..tek bir Fransız tekne yok…
Bu teknelerde oynanan tiyatroları anlatmam mümkün değil..
Bir kere tüm tekne personeli, kız erkek fark etmiyor,Baywatch ( sahil güvenlik ) dizisinden toplanmış..erkeklerde pırıl pırıl beyaz dişler ..edeleli vücutlar…kızların tamamı Victoria nın sırları…
Tekne, kıçtan kara yapınca, hepsinin elinde birer fıs fıs olur olmaz yerlere sıkıp parlatıyorlar..
Uçuyorlar ,kaçıyorlar ve sahilde yüzlerce kişi, sirk gösterisi seyreder gibi bu "ev" halini seyrediyor…
Tekneye girmeden önce ayakları silmek için konulan paspaslar bile acayip pahalı halılar…
Limanda sıram sıram sıralanan teknelerde “kim en uzağa işeyecek ?” yarışları hızla devam ediyor…
Özel uçağı ile hava alanına inmiş bir takım herifleri, tekneye yerleştirirken, 2 Asyalı ve de vahşi mini etekli kızın yanında yer alan, 2 kerrester Schwarzenegger, ellerindeki gümüş tepsilerde misafirlere hoşluklar sunuyorlar..
Misafirleri, ellerinde varlığı ile yokluğu belli olmayan köpekler taşıyan kadınlar karşılıyor...
Bunları seyreden yüzlerce turist ,ağzı açık ayran budalası gibi gördüklerine şaşırıyorlar.
Burası belki de demokrasinin kalesi... zira bu kadar varlık ile orta halli turisti ayıran sadece 1,5 bilemedin 2 m lik bir pasarella...
Oradakileri bilmem ama sahilde yer alanların elinden gelen, sadece tekne kıçlarının görüldüğü fotolar,filmler çekmek...fakat bu film böyle anlatmakla bitmez, görmek gerek..
Bayılıyorum bu filmleri seyretmeye..
Tanrı'nın "bu zengin olsun" diye seçtikleri ile, zengin taklidi yapanlar arasındaki bitmez tükenmez mücadeleyi keyifle izliyorum ..
İnsan oğlu hiç değişmiyor ...kimisi havalı teknelerinin hayranlıkla seyredilmesi için elinden geleni yapıyor..
O sırada oradan geçen bir Varoş arabası 1000 watt müziği köklemiş...
O da "bana bakın...farkıma varın" diye yırtınıyor...
Aralarında, madde dışında davranış açısından fark yok....
Bu arabanın yavaşlamasına dahi izin vermeyen Polis ,Bentley'inden inen biriyle mutabık kaldıklarına dair gülücükler teati ediyorlar..
Adam bize çok tanıdık gelen bir işaret yapıyor..işaret parmağını polise doğru uzatarak 1 dk işareti yapıyor..
Polis anlayışla "ayıpsın abi" şeklinde kafasını saygıyla göğsüne doğru indiriyor...
Oradaki memurlar da işini biliyor...
Bir tarafta bunlar oluşurken, hemen limanın diğer ucunda çınar ağaçları altında "petank" oynayanlar "Öteki St Tropez"yi temsil etmektedir.
Sahildeki Cafelerin fazla Champs Elysees stiline kayması eleştirilmektedir..
Liman Cafelerinin birinde oturuyoruz ve gördüğümüz filmden çok memnunuz..
Sibilli ve Clemenceau caddeleri pahalı markaların ve antikacıların yer aldığı bir alış veriş mahalli...
Limanın doğusunda, Jean Jaures iskelesinin arkasında, 980 tarihli Suffren Kalesini ziyaret etmek mümkün.
Belediye binası, mimari açıdan görülmesi gerekli yerlerden biri.
Annonciade Müzesi ,yeni Emresyonist ve Fauves akımının örneklerini toplamaktadır.
Ününü zevk alemlerinden alan kentin, bir Aziz ismi taşıması yaman bir çelişki ....
Üstelik bu Aziz Tropez Roma'lı Neron'a dayılanan birisi ise...
Hikayeye göre Torpes, Neron'un en üst düzey yardımcılarından biri iken, St Paul tarafından Hristiyanlığa devşiriliyor..
Duruma kızan Neron, kaçan Torpes'in arkasından donanmayı salmış.
Ne var ki akıntılarla buraya kadar sürüklenen Torpes ,karaya çıktığında yerel halk kendisini Aziz olarak karşılamış.
Kısmetli adam...
Tabi o dönemde daha liman vergileri ve manifestolar yok ..
Bugün olsa, Torpes'in teknesi St Tropez'e 20 mil yaklaşamaz...
Aynı numara biz de olsa Gümbet'in adı Hacıgümbet olacakmış...
Buranın esas kuruluşu bizim Foçalılar tarafından...
Marsilya'dan yola çıkarak uygun yerler bulmuşlar...
St Tropez, adıyla anılan bir körfezin içinde ,çok stratejik bir noktada yer almaktadır...
19 YY da tekne yapım limanı olarak tanınıyor.
Fakat daha önce yazdığım gibi, 50-60 yılları arası Brigitte Bardot/Roger Vadim ikilisi, arkasından Françoise Sagan,Alain Delon,Jean Seberg,Şair Jacque Prevert ve Programa ilaveten Picasso burayı mesken tutuyor...
Bendeniz, furyanın sonunda, 1966 yılında buralarda idim .
Fakat doğrusu bu ya, gereken ilgiyi hiç göremedim..
O nedenle biraz kırgınım...
Kısaca St Tropez ‘yi "illa göreyim" diyorsanız, bahar aylarını tavsiye ediyorum...
Bu kadar St Tropez yeter dedik
Saat 17:30 dönmeye karar verdik..
St Tropez ufacık bir yer zaten...

Daha çok görelim diyorsanız aşağıda yer alan Video 'yu tavsiye ediyorum...


ST Tropez 'de şu anda hava :
http://weathersticker.wunderground.com/weathersticker/sunandmoon_metric/language/english/global/stations/07667.gif'

Advertisement



Tot: 0.083s; Tpl: 0.012s; cc: 10; qc: 25; dbt: 0.0333s; 1; m:domysql w:travelblog (10.17.0.13); sld: 1; ; mem: 1.3mb