Sınırda keyfli bir gece


Advertisement
Turkey's flag
Middle East » Turkey » Marmara » Istanbul
May 9th 2009
Published: January 21st 2012
Edit Blog Post

6. gün Trabzon şehir gezisi (Ayasofya camii)

Trabzon tahmin ettiğimden daha büyük bir şehirmiş. Dün akşam şehre gidip banka işlerimi hallettim. Sonra Otel’e döndük. Gazi Baba’nın (bizden yaşlı olduğu için ona öyle diyorlar. Bu lakabı hak eden çok mütevazi bir insan) odasına gittik bize kahve ve çilek ikram etti.
Bugün Ayasofya camine gittik. Ayasofya camii önemli freskoların hala görülebildiği güzel bir cami. Maalesef cami ile ilgili bilgileri rehber hocamız anlatırken dinleyemedim; çünkü o anda akşam muhtemelen hotel odasında unuttuğum hafıza kartımı aramakla geçirdim. Neyse ki Özkan’da yedeği varmış. Şimdi onunla idare edeceğim. (Yarın Karadeniz’in en güzel yerlerini gezeceğiz, fotoğraf çekemeseydim üzülürdüm). Ulu cami ve Yavuz Sultan Selim’in annesi adına yaptırılmış olan Gülbahar Hatun türbesini gezdikten sonra sehir merkezine gittik ve Harran diye bir lokantada bir türlü yeme fırsatı bulamadığım Kara Lahana Çorbası içtik. Arkasından Özkan’la birlikte yediğimiz Mısır ununda kızartılmış Mezgit de harikaydı. Avni Aker stadını da görme fırsatım oldu. Trabzon’dan çıktığımızda saat 14:30 civarıydı. Karadeniz sahil yolunu kullanarak Trabzon’dan Rize’ye oradan da Artvin’in en kuzeyinde bulunan Sarp ilçesine geldik. Burası Türkiye’nin sıfır noktasıydı.
Akşam Sarp sınır kapısının tam karşısında bulunan Gürcistan’ın Batum kentine gitmek istiyordum. Pasaportum’u da yanıma almıştım zaten. Çantamı hazırladım. Tek başıma karşıya geçip, methini duyduğum Gürcü Şaraplarından alacak, kenti ziyaret edip dönecektim. Saat akşam 9’u geçmişti. Resepsiyon görevlisinden geçişle ilgili bilgiler aldım. Bana karşıda bu saatte hareket olmadığını alışveriş yapılacak yer bile bulamayacağımı ve Duty Free Shop’tan bir şey satın alabilmek için 3 gün konaklama yapmamız gerektiğini söyledi. Ben de zaten Rehber Hocamızın pek sıcak bakmadığı “Sınır ötesi Harekat’tan” vazgeçtim.
İyi ki de öyle yapmışım. Arkadaşların önceden hazırladığı bir akşam yemeğine katıldık hep beraber. Muhteşem balıkların hazırlandığı bu gece, benim söylediğim “Senede bir gün” şarkısıyla açıldı ve şarkı, türküler peşpeşe sıralanmaya başladı. Gecenin doruk noktası tulum çalınmaya başladığında yaşandı. Hepimiz çılgınlar gibi Horon tepmeye başladık. Çok keyifliydik. Özellikle bizim Trakya gurubuna (hemşehirlilerim) Rakı, haritanın diğer köşesinde bulunan memleketlerini hatırlatmıştı. Otel’e dönerken Horon’un oy oy ooy ooy kısımlarını tekrarlıyorduk. Hotel’e dönünce Disko’ya gittik ve çılgınlar gibi dans ettik. Pijamalarını giyip yatmaya hazırlanan Özkan’ı yataktan kaldırdım. Özkan olmadan gecenin tadını çıkaramazdım. Disko’dan çıkıp daha önce Resepsiyon’dan istemiş olduğum bir şişe Batum şarabını satın aldım. Oda’ya çıktığımızda saat sabah 03:30’du.

Advertisement



Tot: 0.074s; Tpl: 0.01s; cc: 5; qc: 44; dbt: 0.0517s; 1; m:domysql w:travelblog (10.17.0.13); sld: 1; ; mem: 1.1mb