BOZCAADA


Advertisement
Turkey's flag
Middle East » Turkey » Marmara » Bozcaada
July 3rd 2009
Published: October 27th 2014
Edit Blog Post

Total Distance: 0 miles / 0 kmMouse: 0,0

GELİBOLU-BOZCAADA


Geo: 39.8106, 26.0774

GÜN 3, GÜNLERDEN CUMA:
Güzel bir uyku çekmişiz...elbette alkolün çarpan ve hızlandıran etkileri olmuştur...
Bir şeyler yeyip , toparlandık ve limandan ayrıldık..
Bugün hedef Bozca Ada ..
Yaklaşık 45 millik bir yolumuz var .
Hava çok güzel ..
Limandan çıkıp biraz açılınca boğaz akıntısına girdik ..
Bundan böyle yokuş aşağı ...
Yelkenimiz doluyor ve 8 mil falan yaptığımız oluyor ...
Trafik çift yönlü ve yoğun ...
Eceabat' a kadar harika bir seyir yaptık.
Eceabat, Çanakkale ilinin bir ilçesidir.
Çanakkale Boğazı'nda sahil kenarında kurulu ilçenin eski adı Maydos'tur.
Çanakkale Savaşı Ecabat sınırları içinde gerçekleşmiştir.
Bugünkü Eceabat ilçesinin sınırları içinde, Balkanlar'dan gelen kavimlerin bir kolu olan Traklar'ın kurduğu pek çok eski yerleşim merkezi vardır.
İlçe merkezi Maydos (Madytos), Sestos (Akbaş), Kynossema (Kilitbahir), İdaion (Bigalı kalesi) Traklarca kurulan önemli yerleşim merkezleridir.
İlçe merkezi olan Maydos Traklar'ın yanı sıra Milet, Foça ve Midilli göçmenlerinin de yerleştikleri sanılmaktadır.
Bölge M.Ö II. yy.'da İran egemenliğindeyken, V. yy'da Pers savaşları'na tanık oldu. Tarihçi Strabon'a göre, kenti ilk kez Lesboslular (Midilliler) kurdu. Sırasıyla Persler'in Atinalılar'ın Spartalılar'ın Romalılar'ın Latinler'in yönetiminde kalan Eceabat, 1354'te Orhan Gazi'nin oğlu
Süleyman Bey'in Rumeli'deki fetihleri sırasında Osmanlı topraklarına katıldı.
Ece Bey'in önderliğinde fethedilen bölgeye Süleyman Bey tarafından Eceabat (Ece'nin imar ettiği, Ece'nin kurduğu) adı verilmiştir.
Anıtsal Osmanlı kaleleriyle ünlüdür. Az daha akınca "Dur Yolcu kitabesi" karşılar sizi...insanın tüyleri diken diken oluyor..
Çanakkale savaşı olarak adlandırılan ve aslında Gelibolu yarımadasında yapılan savaşta Dedem dahil 250.000 şehit vermişiz..
Etkileniyoruz ...düşüncelere dalıyoruz..
Bu,gerçek anlamıyla kanla yoğrulmuş topraklarda
55 adet şehitlik ve anıt mevcut...Bin Fatiha hakkediyorlar...
Az daha kuzeyde Kilitbahir karşılıyor bizi..
Deniz inadına lacivert ve topraklar inadına kızıl...
Kilitbahir Kalesi, 1452'de İstanbul kuşatması esnasında Papalık Donanması'nın Bizans İmparatorluğu'na yardım etmesini önlemek amacıyla Fatih Sultan Mehmet tarafından Çanakkale'nin karşısındaki Kilitbahir köyünde yaptırılmıştır.
Kale, iç ve dış sur duvarlarından ve avlu içinde 7 katlı üçgen bir kuleden oluşmaktadır. İç kale 7 katlıdır.
Daha sonra ilk kez 1541 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından restore edilmiş, bu restorasyon esnasında güney kısmı çevreleyen bir sur duvarıyla dış uçta bir kule (Sarıkule) inşa edilmiştir.
Kale, 1870 yılında Sultan Abdülaziz tarafından ikinci kez restore edilmiştir.
Kuzey bölümünün orijinal dış deniz duvarı günümüzde yoktur.
Bu bölümün kuzey parçası 1893-1894 yıllarında II. Abdülhamit tarafından
yeniden inşa ettirilmiştir. Dış sur duvarları (dış kale) 4 m, ikinci dış kale 18 m, iç kale 30 m yüksekliğindedir. Duvar kalınlıkları 4-6 m arasındadır. Deniz duvarlarının güney kısımları top mazgalı olarak kullanılmıştır. Kale, tümüyle kaba yontulmuş taşlarla inşa edilmiştir. Açıklık kısımları kiremit kemerli olup, kapı ve pencereler beyaz mermerden yapılmıştır. Kale, Çanakkale Savaşları'nda çok önemli rol oynamıştır. Boğazın antik isimleri Dardanelya (Dardanos'un Geçiti) ve Hellespontus (Helle'nin Denizi ) 'dur. Mitolojide Çanakkale Boğazında geçen iki öykü vardır.Altın Post; Altın bir koça, erkek kardeşiyle binen Helle boğazda koçtan düşer ve boğulur. Bu yüzden Çanakkale Boğazının isimlerinden biride Hellenpontus (Helle'nin denizi) tur.Hero ve Leander; Bir Afrodit şenliğinde birbirini görüp vurulan Sestos ve Abydos kentlerinden iki aşıktır ,Hero ve Leander. Hero her gece boğazı Leander'in yaktığı bir mum ışığında geçer ....ama bir gün Leanderin babası fırtınalı bir günde işaret mumunu yakar, boğaza atılan Hero ise boğulur.Baba'ya bak sen !!!Çıkışa yaklaştıkça boğaz genişliyor... Karşıda Seddülbahir ve Şehitler abidesi tüm haşmetiyle sizi karşılıyor ... Gözlerinizi alıyor ... kilitleniyorsunuz ve boğazı her geçen teknenin saygıyla eğilmesini vakurla izliyor adeta...... Seddülbahir çıkışında,artık Ege coşkuyla sizi bekliyor... Öğleden sonra Bozcaadaya vardık ve derhal limanına yanaştık... Liman kahyası geldi...Biraz afra tafra var ...Turhan ne dediyse hemen ehlileşti... She 'nin motor dıştan takma ve tam istediğimiz gibi Akdeniz usulu demirleyemiyoruz.. Bu durumda burnu sahile veriyoruz Vardavela ( burundaki korkuluk ) rahat inip binmemize engel oluyor . Turhan oradan bir pasarella (iskele) kaptı ve şimdilik inip çıkma sorununu çözdük... Biraz kendimize geldikten sönra , etrafı görelim dedik ... Çok güzel oteller,moteller yapmışlar. Çok takdir ettim. Ellerinden geldiği kadar adanın korunmasına çalışmışlar ve belirgin bir başarı seziliyor... Daha sonra Zühal' e uğradık . kendisine çok şirin bir ev yapmış bizi arabasıyla adanın batısında bulunan yel değirmenlerine götürmeyi önerdi..derhal kabul ettik. Bu şekilde adanın diğer tarafını görme olanağını bulduk... Malüm Bozcaada rüzgarlı ada diye anılıyor... Buraya 17 türbin dikmişler ve bu şekilde hem 30.000 kişinin enerji ihtiyacı karşılanıyor hem de bu 17 türbin 1.400.000 ağacın telef olmasını önlüyor... Petrolcüler pek sevmez böyle şeyleri ama korkunun ecele faydası yok ... er ya da geç gelecek bunlar... Güneşi bir güzel batırıp merkeze döndük.. Dönerken de bağların içinden geçerek alternatif plajları görmek fırsatını elde ettik..Zühal bir ev sahibesi olarak bizi bu akşam lokantaya davet etti... Güzel balıklar yedik... Bir süre sonra nem çökünce biz izin istedik ve tekneye döndük... Biraz yorgunluk var hemen uykuya daldık...Her gün,günün karelerini toplayarak video haline getirdim ve kolaylık olsun diye You tube'a koydum ...ilgileniyorsanız aşağıdaki linki tıklamanız yeterli:


Advertisement



Tot: 0.089s; Tpl: 0.011s; cc: 12; qc: 30; dbt: 0.0404s; 1; m:domysql w:travelblog (10.17.0.13); sld: 1; ; mem: 1.1mb