RODOS

---

---

Geo: 36.4395, 28.2156

GÜN 01 PERŞEMBE:
İşlemleri tamamlayarak ,liman kapısında bizim araç kiralama şirketinin acentasını aramağa başladım....
Bulamayınca, İstanbul 'da Nasyonal genel müdürü Ali bey 'i aradım..
Meğersem ,aracı teslim edecek kızcağız da bizi arıyormuş ..
Koskoca bir Volvo teslim ettiler .
İçine doluşup kendimize kalacak bir yer bulmak üzere, soluklanacağımız, bir internet cafe aradık.
Biliyorum, yadırgıyorsunuz ....ama seyahatimiz, Yunan adaları için sezon sonu sayıldığından, birader ile oteli yerinde saptamak konusunda anlaştık.
Sahilden biraz uzaklaştık.
Rodos' a ilk kez geliyoruz ......bu nedenle biraz köylülüğümüz var..
Adanın içine dalınca, önünde park yeri bulduğumuz ilk Cafe' ye daldık..
Yemeklerimizi ısmarladık ......bir taraftan internete bağlanarak yer aramağa başladık.
Kısmete, bulunduğumuz Cafe ‘ ye 1.5 km mesafede bir otel bulduk
Rezervasyonumuzu yaptık.
Yemekten sonra,GPS bizi otelin önüne getirdi..
Kaldığımız Galaxias oteli ,yeni ,çok temiz ve en önemlisi güleryüzlü bir sahibi var ..
Eli kardeşimiz, bize odaları gösterdi..gerçekten yerimiz çok iyi…
istiyenler için adres : http://www.galaxias.net.gr/home/en
Ayşe uyumağa dalınca, Birader ve eşi Nilgün ile eski şehri keşfe çıkmağa karar verdik..
Eli kardeşimiz, bizi kentin güney kapısında bıraktı..
Eski şehire bayıldım..... hele yer döşemeleri müthiş
Datça' da evin önüne yapmak istiyorum fakat olağanüstü yeteneksiz üstüne üstlük tembelim…
Şimdi ,bu Rodos hakkında ne yazsak azdır ..
Hem tarihte önemi büyük ,hem de Osmanlı için önemli bir yer olmuş..
Rodos Ege Denizi'nde ,Oniki Adaların en büyüğü, Yunanistan'ın, Meis adası hesaba katılmazsa, en doğuda bulunan adası,
Bozburun Yarımadası'ndan 18 km (11 mil) mesafededir.
Taş atsan gider yani ..
Bizim Datça'daki evden duru havalarda kuyruğunu görmek mümkün…
Dünyanın yedi harikasından biri kabul edilen Rodos Heykeli (Kolossos) MÖ 280 yılında Dorlar tarafından Rodos liman girişinde inşa edilmiştir.
Rodos şehrinin Tapınak Şövalyeleri tarafından inşa edilmiş kalesi ve Orta Çağ'dan kalma mahallesi UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndedir.
Adada ayrıca, Rodos Diagoras Uluslararası Havaalanı ile Rodos şehri arasında kalan kesimde toplanmış 3.500 nüfusluk bir Türk azınlık bulunmaktadır.
İç kısımları ormanlıktır ve Türk çamı da denilen Pinus brutia ağaçları, kızılçamlar ile kaplıdır.
Rodos'un özel bir çekim gücü olduğu açık …
ilk yerleşimin, MÖ 16. yüzyılda Minoanlar'ın Girit Uygarlığı adıyla adaya yerleştiği söylenmektedir.
Ondan daha sonra Yunan Mitolojisi, Rodos ırkını Telchines olarak adlandırdı…
11. yüzyılda Dorianların gelmesiyle ,adanın yıldızı parlamağa başladı.
Bu dönemde, adanın üç büyük şehri olan; Lindos, Lalyssos ve Kameiros, Dorlar tarafından inşa edildi.
Bizim için önemli olan Dorların, aynı zamanda İstanköy ( Kos ) , benim memleketim Knidos ve Bodrum'u (Halikarnassos) kurmaları.
Bu altı kent Dorian Altılısını meydana getiriyor..
Datça'da komşum ve okul arkadaşım Yalım Dora'nın onların ahfadı olmasından kuşkulanıyorum…
Şair Pindar ,methiyesinde "Ada'nın , güneş tanrısı Helios ve Rodos perisinin birlikteliğinden doğduğunu ve şehrin onların üç oğlu için isimlendirildiğini " yazar.
Bu oğlanlardan birisi Mısırda Heliopolis kentini kurar ve Mısırlılara Astroloji öğrettiği söylenmektedir…
Roda adanın doğal çiçekli bitkisi pembe Hibiscusdur.
Daha sonra sahneye Persler girer…
MÖ 478'de Perslerin Atina güçleri tarafından yenilmesi ile Rodos adası şehirleri Atina Birliği'ne (Atina tarafından yönetilen, MÖ 5. yüzyıldaki Yunan şehir devletleri birliği) bağlandı.
Fakat Rodos MÖ 404 te birlikten çekildi ve kendi yoluna devam etmeye karar verdi.
MÖ 357 yılında ada Karyalılar tarafından kral Mausolus tarafından fethedildi
MÖ 332'de Büyük İskender'in Persleri yenmesinden sonra büyüyen bu imparatorluğun bir parçası haline geldi.
İskender'in ölümünden sonra üç generali Ptolemy, Seleucus ve Antigonus krallığı kendi aralarında bölmeyi başardılar.
Rodos, Ptolemies ‘ e düşmüş..
Rodos-Mısır birliği Akdeniz'de ticareti boydan boya kontrol ediyordu.
MÖ 3. yüzyılda şehir denizcilik, ticaret ve kültür merkeziyle gelişti ve şehrin parası Akdeniz'in her tarafında dolaşımda kabul görüyormuş.
Rodos'un meşhur felsefe okulu, bilim, edebiyat ve hitabeti İskenderiye'li üstadları ile paylaşıyordu.
Orta Çağda durum giderek daha fazla neşeleniyordu…
1309'da Bizans çağı, adanın Hospitalier Şövalyeleri (1080 yılında Kudüs'de kurulan ve Saint John Kudüs,Rodos ve Malta tarikatı, Malta şövalyeleri, Rodos şövalyeleri ve Malta silahşörlerini içeren bir organizasyon) tarafından zapt edilmesiyle son buldu. Yeni ismiyle Rodos Şövalyeleri yönetimi altında şehir ,ortaçağ Avrupa ideal modeline göre yeniden inşa edildi.
Şehrin meşhur anıtlarının çoğu Palace of the Grand Master (Büyük Üstadların Sarayı ) Bu dönemde yapılmıştır. Şövalyelerin inşa ettiği bu kuvvetli duvarlar 1444 deki Mısır Sultanı ve 1480 de Mehmed II nin ataklarına karşı koyup ayakta kalmayı başardılar.
Vurucu darbe , 1522 de daha ileri yıllarda dizi kahramanı olacak ,Kanuni Sultan Süleyman dan geldi …
Kalan birkaç şövalyeye Sicilya Krallığı'nda dinlence verildi.
Madara olan Şövalyeler, bilahare Malta'ya hareket edeceklerdi.
Ada yaklaşık 400 yıl Osmanlı İmparatorluğu mülkiyetinde kalmıştır.
Ben bu Şövalyelere çok takık birisiyim..
okumadığım kitabı yok gibi…
Orta çağın karanlıklarında, gerçekten karanlık bir dönemin tanıkları olmuşlar…
Bu nedenle Rodos beni ayrıca heyecanlandırıyor…
1912'de Trablusgarp Savaşı sırasında, Rodos, İtalya tarafından işgal edildi.
1948'de Onikiada'nın diğer adalarıyla birlikte, Yunanistan'a katıldı.
Adada bulunan Türk azınlık, 1923'teki Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi sırasında İtalya topraklarında sayıldıkları için mübadeleden kurtuldular.
Bu nedenle ,günümüzde Rodos'ta küçük bir Türk azınlığı bulunmaktadır.
Ada tarihinde ilginç notlar var ...
1840 şubatında dandik bir suçlama ile Rodos tarihinde kara bir sayfa açılıyor.... daha sonra Kanlı iftira diye adlandırılan bir operasyon ile ( artık ben de operasyon lafını kullanıyorum)Yahudi nufusun köküne kibrit suyu dökülüyor..
Beni ilgilendiren bundan daha önemli olay şöyle:
19 temmuz 1944 te ,adayı kontrol eden Gestapo, Adada kalan yaklaşık son 2000 yahudiyi toplayıp temerküz kamplarında, sabun yapmağa karar veriyor..
O sırada adada Türk Konsolosu olan Selahattin Ülkümen ,hayatını hiçe sayarak ve kendisini risk ederek, Türk vatandaşı olan 42 aileden toplam 200 yahudiyi kurtararak yurda göndermeyi başarıyor..
Bu başarıyı çekemeyen, Alman hava kuvvetleri ,Türk konsolosluğunu bombalayarak,Selahattin bey'in hamile eşi Mihrinissa hanımın ölümüne sebebiyet veriyorlar…
Selahattin abinin tek eksiği, maalesef Steven Spielberg ile bir muhabbetinin olmayışı....
Bu nedenle Schindler's List yerine,Ulkumen's List gerçekleşmemiştir..
Artık bizim dizicilerden bir güzelik bekliyoruz....
Alman kardeşlerimiz ise ,bizlere sistematik olarak insan hakları konusunda dersler vermeye devam etmektedirler …
Küçük turumuz sırasında yorulduk.
Kardeşim Turhan'ın birası gelmiş..
Güzel bir yere oturduk..Çok susamışız ve camdan bot şeklinde bardaklarda satılan bir litrelik biradan ısmarladık ..
İnanılmaz boyutta içtik ve inanılmaz ölçüde bir hesap ödedik..
Bir taksi ile otelimize dönüp 19:00 da tekrar birleşmek üzere ayrıldık.
Biraz dinlendik
Süslenip püslenerek tekrar eski şehre döndük..
Kafaya koyduğumuz lokanta ,Süleymaniye camiine yakın Mama Sophia ..
Deniz mahsülleri konusunda bilgi dağarcığımızı genişlettik..
Mükellef bir yemek oldu…
http://www.mamasofia.gr/
Naçizane önerim şudur:
Sakın ha !!! etraftaki Alman ve İngilizlerin yediklerine bakmayınız.
Türk olduğunuzu söyleyiniz ..meze ve rakı üzerine çalışacağınızı belirtiniz ...
gerisini onlar halleder ..
Yemekten sonra, ben parka dönüp aracımızı aldım ve aileyi deniz kıyısından toparladım..,
Geceyi bir cafede noktalayalım dedik..
Deniz kıyısı püfür püfür…
sonra aracımıza atlayıp otele döndük..
İlk gün çok verimli geçti…umutluyum..

Hergün,günün karelerini toplayarak video haline getirdim ve kolaylık olsun diye You tube'a koydum ...ilgileniyorsanız aşağıdaki linki tıklamanız yeterli:

Günün Videosu şöyle :

---