HUZURLARINIZDA FRANSIZ ŞARAP YOLU


Advertisement
France's flag
Europe » France » Alsace
March 15th 2024
Published: April 10th 2024
Edit Blog Post

Total Distance: 0 miles / 0 kmMouse: 0,0

eguisheim-munster-wintzenheim-guebwiller-rouffah-eguisheim


15 MART 2024 CUMA



Çok güzel bir uykudan sonra uyandım ..

Dün gece arabayı evin önüne park etmiştim ..

Sabah 9:00 a kadar iznimiz var .

Kimseyle itişmemek için ,aracı oradan alıp evin özel park yerine götürdüm.. Kahvaltımızdan sonra yola revan olduk ..

Belki bulunduğumuz bölge hakkında biraz bilgi vermek zamanı geldi …

Efendim, burası, "Fransız Beyaz Şarap yolu" olarak ünlenmiş bir bölge olup Strasbourg ‘dan başlayarak Mulhouse ‘da biten 170 km lik bir yolun etrafına serpilmiş irili ufaklı 72 köy ve kasabadan meydana gelmiştir …

Alsace, tarihte Almanya ile Fransa arasında bir ping pong topu gibi gidip gidip gelmiş

ve en sonunda II dünya savaşı sonunda Fransa’ya teslim edilmiştir ..

Bu nedenle ziyaret edeceğimiz kasabaların adları tam anlamıyla Almanca'yı anımsatmaktadır

Bugün ilk hedefimiz Munster…

Burası peyniri ile ünlü bir yer..

Elbette her Alsace kasabasında olduğu gibi, ortada bir kilise ve etrafta Liliput evleri..

Şehirde kısa bir tur attık …

Yolumuzun üstü Wintzenheim …

Dün alış veriş için geldiğimiz kenti bu kez alıcı gözüyle ziyaret edelim dedik ..

Burası da minnacık bir kasaba... turistik adıyla “şirin bir belde”...


Colmar’a çok yakın ve yine yakında yer alan Munster arasında çok mutedil bir iklime sahip olup iyi şarap yapan yerlerden biri sayılıyor …

Buradan Guebwiller ‘e geçtik ..

Nasılsa bir park yeri bulduk ve çok güzel bir park olan "Marsilya" parkının içinde biraz soluklanarak kente girdik..

Yazımı okuyorum ...sanırsın ki Fatih ,İstanbul'a giriyor...


Çok şatafatlı bir belediye binaları var...


Hemen dibindeki cafeye oturup kahvemi yudumlarken, Svitlana kenti fethethetmeye karar verdi ..

Burada iki adet ciddi kilise var: birisi Notre Dame ..burada tamirat var ziyaret etmek mümkün değil ..

Öteki kilisenin adı nedense adı St Leger ( Aziz Hafif ) Acaba diğer azizlerin yanında hafif kaldığı için mi ? bilemiyorum …

Bu arada bir ek bilgi verelim, yakında paskalya bayramı kutlanacak bu nedenle tüm gezdiğimiz yerlerde tavşandan ve paskalyaya ilişkin sembollerden geçilmiyor …

Svitlana da bir tavşan manyağı olduğundan, her tavşan motifinin resimleri çekiliyor …

Sağından bakılıyor...solundan bakılıyor ...


Biraz daha dolandık ve bir sonraki hedefimiz olan Rouffah için yola çıktık…

Burası 5 YY dan kalma önemli bir kasaba …

Denizden çok uzak olmasına rağmen nedense Okyanus iklimine sahipmiş .

Yıllık ortalama sıcaklığı 11.2 derece...

Tarihte İsveçliler burasını duman etmiş..

Burada ne işleri vardı diye merak ediyorum..

Belki şaraba olan düşkünlükleri yüzünden ...kim bilir ?


Alsace ın sembolü olan leylekleri her kilisenin tepesinde görmek mümkün…

Lak Lak Lak sesler ortalığı sarmış..

Boşuna dememişler leyleğin ömrü lak lak la geçer diye …

Fransiscanların 15 yy da inşa ettikleri manastırın çok özel bir mimarisi var ..

Ve yörenin olmazsa olması Notre Dame kilisesi tüm görkemini hala sürdürüyor..

Burası benim eskiden gecelediğim yerlerden birisi…

Artık bir lokma bir şey yeme zamanı geldi...

Arabaya döndük ve artık hedef Colmar…

Colmar deyince 5 dakika duracaksın ..

Şarap yolunun Başkenti olarak anılan Colmar 70000 nufusu ile Strasbourg ve Mulhouse dan sonra 3 .büyük kent olmaktadır …

Tarihinin MÖ 4000-5000 e uzandığı iddia ediliyor..

Tuna boylarından kopup gelen kavimlerin burada yayıldıkları ifade edilmektedir ..

Daha sonraki inişli çıkışlı tarihine değinmek istemiyorum …

Değinmek istediğim 1512 de Yahudi nüfusu buradan sepetledikleri ve dönmelerini yasak etmeleri …

Ancak 1789 fransız devriminden sonra kente dönme haklarını elde etmişler …

Bir de 1541 deki veba salgınında 1560 kişi ölmüş..

Fransiskenleri kurutmuş …

Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste bir durum yani…

Colmar, halen dünyanın en romantik kenti olarak kabul ediliyor ve akarsunun kenarına dizilmiş lokantaları ile büyük ilgi görmektedir ..

Küçük bir detay NewYork taki bağımsızlık heykelinin mimarı Auguste Bartholdi bura doğumlu ..

Hani "size güzel bir şey yapacağım" diyerek bizim Mısır Hidivini dolandıran ve parasını almasına rağmen ,heykeli Amerikalılara satan uyanık bir arkadaş..

Doğumunun 100. yılında Colmar halkı ,ayıp olmasın diye küçük bir özgürlük heykeli replikasını şehrin girişine koymuş…

Paris halkını da idare etmek adına diğer bir replikası da Seine kıyısında bulunmaktadır … Bunu daha önce Paris notlarımda belirtmiştim

Fransızların Amerikalılara mesajı şu :”Sizin özgürlük heykeli var ya bizim Fransız mimar olmasaydı nah olacaktı”…

Şehrin kaldırımlarına bu heykeli tanımlayan küçük metal üçgenler gömülmüş ya da çakılmış …

Meraklı turistler, bu yere çakılan üçgenleri takip ederek, kısa bir süre için Indiana Jones haline gelip kayıp hazinenin peşine düşmektedir ..

Bu tuzağa düşen Svitlana’da, bu izleri takip etmek istediğini söyledi..

Ben ,kendisini ,heykelin hatırladığım kadarı ile kentin girişinde yer aldığı konusunda uyarmama rağmen “kedileri öldüren merak”yüzünden yanımdan ayrıldı ve üçgenlerin peşine düştü...

Taa ki bir süre sonra izlerin bir otobüs durağında bittiğini anlayana kadar…

Çakal Colmar belediyesi böyle bir merak uyandırarak sizi otobüs durağına yönlendirmektedir..

Orada heykeli ziyaret etmek istiyenler için otobüs seferleri tertiplendiğini öğreniyorsunuz …

Ben Svitlana'nın yüzüne dahi bakmadım...

2 üç metal üçgen için aile saadetimizi bozacak değiliz...

Herneyse 58 adet tarihi esere sahip olan kenti bugün yılda 3,5 milyon turist ziyaret etmektedir..

Bir çok tarihi Kilisenin yanında Kentin kapalı çarşısı ve küçük Venedik diye tanımlanan yerleri görülmeye değer …

Colmar’ın en ünlü lokantası, Schwendi, tam meydanda bulunmaktadır ve burada bir şeyler atıştırmadan olmaz..

Geleneksel yemekleri "tarte Flambee" olmaktadır ..

Bir anlamda bizim lahmacunun biraz daha tatsız olanı..bir tür gözleme ve türlü çeşitlerini sunmaktadırlar…

Riesling eşliğinde tarte Flambee lerimizi yedik ve günü noktalayarak Eguisheim 'a yöneldik...


18:00 den sonra Eguisheim da hayat duruyor ..lokantalar bile kapanıyor..

Eh üzüm suyunu bu fiyatlarla satarsan, fazla çalışmaya gerek yok …

Dünya’nın en önemli üzüm bağlarına sahip olan ülkem, 100 yılda yetişen bağlarını nasıl kesmiş atmış ve litresi minimum 4-5 euro olan üzüm suyunu satmak yerine, kilosu 8,50 TL (0,25 Euro ) buğday da yoğunlaşmış

Bu ne kafadır bu ne zeka ve ferasettir ? takdirinize bırakıyorum…

Hala şansımız varken, dini mülahazalarla bu sektörü cezalandırmaya devam etmek aklımızın üstüne tuz biber ekiyor …

Dalmamalıyım böyle konulara …

İçimi karalar bağlıyor ...

Güzel evimize kavuştuk


Odamızda bir şeyler yedik ve yanına elbet üzüm sularını katık ettik …

Advertisement



Tot: 0.189s; Tpl: 0.038s; cc: 11; qc: 29; dbt: 0.0414s; 1; m:domysql w:travelblog (10.17.0.13); sld: 1; ; mem: 1.2mb