10 gün yeter mi??


Advertisement
Turkey's flag
Middle East » Turkey » Central Anatolia » Ankara
February 1st 2007
Published: February 1st 2007
Edit Blog Post

Tekrar selammmm
Eveeeet.... pek çoğunuzun bildiği üzere yaklaşık 5 ay aradan sonra ilk defa Ankara'ya geldim, 10 günlüğüne. Şimdiden görüşemediklerimden özür diliyorum. O kadar insanı görmeme rağmen göremediğim de bi o kadar war.
Her neyse,
Uzun bi aradan sonra Türkiye'ye, özellikle de Ankara'ya gelmek ilaç gibi geldi. (halen benim gibi gurbette olan arkadaşlara tawsiye ederim) ancak biraz sarsıcı olabiliyo, insanın pek dönesi gelmiyo😊) çok sık gitmemek lazım.
Malumunuz bu 10 gün, yiyip içip gezmekle geçti... detaylara girmeye gerek ama sonuç: Ankara'da 3 kilo aldım, 3-4 aylık rakı ve nargile ihtiyacımı depoladım vs.
Muhtemelen sadece 5 ay uzakta kalmamdan dolayı, Ankara hiç değişmemiş gibi geldi. Yani klasik gurbetçi tribi yaşamadım, "way be buralar noolmuş" gibi... Aaaa, tabi ki İ.Melih Gökçek alt we üst geçit çalışmaları hariç. Cinnah-Tunalı-Bahçeli arası hiç 50 dakika sürmemişti, Ankara değişmiş.
Ankara değişmiş ama insanı aynı çok şükür... Yine klasik taksici, esnaf muhabbetleri filan...
Şimdi beni asıl korkutan mewzuya gelelim. Bildiğiniz üzere ben gelmeden bi gün önce Hrant Dink öldürüldü. Toprağı bol olsun... Şimdi burda beni zor günler bekliyo. Daha Tr'den ayrılmadan "Dink ne iş?" gibisinden mesajlar attılar arkadaşlar, şimdi burda way benim halime. Herkes soracak. Zaten "Ermeni soykırımı" en popüler konumuzdu, iyice pekişir artık. Şu konuda bi sonuca warılsa en çok ben sewinicem, yemin ediyorum.
Onun dışında Türkiye gözlemleri şöyle... Biz cidden mazoşist bi milletiz. Bunu, kendimizi küçük gördüğümden değil, övünmek için de değil ama sadece gözlem olarak söylüyorum. Dünyada 200 millet warsa, 199'u Türkiye'de bu şartlarda yaşayamaz kesinlikle. Neden mi? Şehircilik, sonra, hukuk anlayaşımız, yolsuzluklar, güvenlik, ekonomi, daha uzayıp gidiyo. Biz heralde bu topraklara, tabi bu yöneticilere, en iyi uyum sağlayabilecek mazoşist bir toplumuz.
Heralde dünyanın nadir köşelerinden biriyizdir ki, sadece bizde, son model Prosche jipinden inen bi adam "ne war la burdan döndüysem, yol benim diil ama alırım" der, ya da kızlar şehrin en piyasa caddesinde yokuşun tepesindeki çöp sularının aşağıya kadar akmasına aldırmadan şıkıdım şıkıdım yürüler... daha da ilginci bunca rezilliği gazetede hergün okuyup hiç bi tepki wermemiz, artık duygusal olarak körelmiş olmamız, sadece bizde war olan bir örnektir.
Hollanda'dan bir örnek wermek gerekirse. 1-2 ay önce burda seçimler oldu. Halen hükümet kurdular kuramadılar derdi war. Geçici hükümette Bayan Bakan Verdonk isimli şahsiyet(belki duymuşsunuzdur, yabancılar sorumlu bakan, hepsini dışarı atmaya hevesli) kriz çıkardı. Olay şöyle: parlemento, yeni hükümet işe başlayana kadar iltica talebinde bulunanların ülke dışına gönderilmesini durdurma kararı aldı. Ancak Bakan Verdonk, itiraz etti ben bunu uygulamam dedi, ve cidden uygulamadı. Sonra bunun yetkilerini azalttılar filan halloldu ama o ara baya bi yer yerinden oynadı. Oynadı oynamasına ama vızıltı gibi, bize kıyasla. Bizde olsa dolar 27 milyona filan çıkardı. Burda tık yok. Neden? çünkü sistem her türlü yürüyo, ekonomi tıkır tıkır. Burda bırak anayasa fırlatmayı, her gün bi bakanın kafaya yumurta domates kesin...
Bu sebeple derim ki... sen kendi duruşunu sağlamlaştırdıktan sonra yabancılar sana ne yapabilir ki? Yani, çuvaldızı kendimize, iğneyi ab'ye...

Advertisement



Tot: 0.051s; Tpl: 0.01s; cc: 6; qc: 44; dbt: 0.0314s; 1; m:domysql w:travelblog (10.17.0.13); sld: 1; ; mem: 1.1mb