MORE ISKODRA


Advertisement
Albania's flag
Europe » Albania » North » Shkodër
June 11th 2012
Published: January 14th 2016
Edit Blog Post

Geo: 42.07, 19.51

GÜN 05 GÜNLERDEN PAZARTESİ:
Erkenden ayaktaydım.

Buranın havası çok iyi .
Tak diye kalkıyorsun.
Biraz oyalandım..şarjlar yaptım ve kahvatıya geçtim.
Garsonumun adı: İzmir …
Struga da İzmit burada İzmir …
Yarın Diyarbakır ve Kocaeli'ni bekliyorum..
Nefis bir kahvaltı yaptım sonra İnternet için büyük salona geçtim.
Öğlene kadar oyalandım.
Öğlene doğru hem para bozmak için hem de yemek yemek için çarşıya yöneldim.
Banka memuru Pasaport isteyince akılsız başın cezasını çeken ayaklarıma güvendim.
Pasaportla birlikte dönüp parayı 10 luklara çevirdim.
Buralarda 10 E luk kupürler her iş için yeterli..
Euro verip üstünü Leke olarak alabiliyorsunuz .
Üstelik başka yerlerde olduğu gibi kurdan tırtıklamaya kalkmıyorlar.
Daha önce Arnavutluğa hiç gelmediğim için, Arnavut halkına dikkatle bakıyorum.
Bir kere sıra dışı çalışkanlar..
Hizmet ederken gocunmuyorlar ve daima gereğini yerine getiriyorlar.
Son derece dost ve sıcak insanlar..
Öğlen, dünden peylediğim Ebu Bekir camiinin hemen yanındaki Köfteciye daldım .
Harika köfteler yedim.
Adam hemen Türk olduğumu anladı ve bir “dizi” muhabbeti başladı.
Ben hiç dizi bimediğimi ve seyretmediğimi söyleyince,karizmam derhal sıfırlandı..
Şehir de bir çok Cami var Suud parasıyla yapılmış Ebu Bekir'in hemen ilerisinde Yeni Cami(Parruce ) ve Enver Hocanın hışmından kurtulan 1773 tarihli Kurşunlu Camii görülecekler listesinde..
Köfteden hemen sonra bastırsın diye kahvemi Grand Hotel Europa'nın bahçesinde içtim.
Otele döndüm.
Uyuklarken, Reha kardeşim aradı ve kıymetli hocam ve yol göstericim Lazar Ruso'yu kaybettiğimizi bildirdi.
Çok ama çok üzüldüm.
Birlikte yaşadıklarımız film gibi gözümün önünden geçti..
Sabun olacakken, Türkiye ye kapağı atan Lazar, aslında "Ressam" iken "Lastik satıcısı" olarak yaşamını sürdüren filozof ve çok entellektüel bir hocamdı..
Kalacak tüm izlerin hayatımda sevgili Lazar..toprağın bol olsun…
Saat 17:00 de lobiye indim ve gerekli yazışmalarımı tamamladım.
Sonra tekrar Merkeze yürüdüm
Tatsız bir Fransa-İngiltere maçına fazla dayanamadım ve yemek konusunda,fazla risk almadan tekrar "Bektaşi" ye gitmeğe karar verdim .
Önce Mother Teresa'dan geçip resim çektirdim..
Resmimi çeken Arnavutlar Müslüman olmama rağmen Teresa ile resim çektirmeme şaşırdılar fakat takdirle karşıladılar...
Buranın tabiri ile Nene Tereza…
Bizim tabirimiz ile Gonca teyzemiz…
Rahibe Teresa (Doğum adı Agnes Gonca Boyacı)
(d. 26 Ağustos 1910, Üsküp,Osmanlı İmparatorluğu – ö. 5 Eylül 1997, Kalküta, Hindistan) Arnavut bir Katolik'tir.
Hayırsever Misyonerler Cemaati'nin kurucusudur.
Hayırsever faaliyetlerinden ötürü 1979 yılında Nobel Barış Ödülü kendisine verilmiştir.
Agnes Osmanlı İmparatorluğu'nun Kosova Vilayeti'ne bağlı Üsküp şehrinde doğdu.
Babası Ulah'tı, annesi ise Prizrenli Katolik bir Arnavut'tu.
Üç kardeşin en küçüğüydü.
Babası yedi yaşındayken öldü.
18 yaşında rahibe olmaya karar verdi ve Hindistan'daki misyonerlik çalışmalarıyla tanınan Loretto Hemşireleri'ne katıldı.
Teresa adını bu dönemde aldı.
Kalküta'da St. Mary's Lisesi'nde coğrafya ve temel Hıristiyanlık bilgisi dersleri verdi.
1944'te aynı liseye müdür olarak atandı.
1950 yılında Vatikan'ın izniyle Hayırsever Misyonerler Cemaati'ni kurdu..
Vatikan ,aman bu kalabalık Hindistanda bir numaralar yapalım diye vermiştir bu izni …kesin...
Rahibe Teresa'nın 12 kişiyle kurduğu bu cemaat dünyanın 450 noktasında
4.000 rahibenin görev aldığı bir topluluk haline geldi.
Gonca Teyzeye, Yeni caminin çaprazındaki bir köşede yer vermişler ve heykelini dikmişler…
Darısı Fetullah'ın başına
Vatikan'ın Fetullah'ı aziz yapacağına hiç ihtimal vermiyorum ama belli de olmaz …
Şehirde dikkatimiz çeken hususlardan biri, iş yerlerinin önünde mutlaka bir kafes ve içlerinde bülbüller….
İskodralıların Bülbül merakı müthiş..
Caddelerde yürürken mis gibi ıhlamur kokularına karışan bülbül sesleri..
İnanın Çok şık …
Bektaşi restoran sevgiyle karşıladı beni..
Terbiyeli Limon çorbası çok güzel ,beefsteak vasattı..
Ortam güzel .
Galiba bir düğün var ve şımşıkıdık Arnavut halkı U masa etrafına dizilmiş.
Düğün sahiplerine hediyeler ,masaya oturmadan önce veriliyor..
Yemekten sonra bir cafe den ( aslında bayağı kahvehane ) Ukrayna-İsveç maçını seyrettim.
Mübalağasız cafenin içinde 30 adet TV ekranı var ..
dedim ya Arnavutlar tam bir futbol manyağı olmuşlar..
Maç çıkışında , Tiran dan sonraki ikinci büyük Tiyatro olarak kabul edilen Migyeni tiyatrosunun önünden geçip otele döndüm.
Sokaklar ,ana caddeler dahil az aydınlanıyor ve ürkütücü..
Tetik konumuna geçtim..
Otele vardım ve yattım ..

Her gün,günün karelerini toplayarak video haline getirdim ve kolaylık olsun diye You tube'a koydum ...ilgileniyorsanız aşağıdaki linki tıklamanız yeterli:



İskodra Video:



Advertisement



Tot: 0.425s; Tpl: 0.012s; cc: 6; qc: 56; dbt: 0.1823s; 1; m:domysql w:travelblog (10.17.0.13); sld: 1; ; mem: 1.2mb