LA RONDA...

---

GÜN 11 12 ŞUBAT PAZARTESİ:

Dün gece nasılsa geç yattım.Bu sabah 07:00 ye kadar uyuyabidim.Bana çok iyi geldi.

Nezlem öksürüğe dönüştü.Toparlanıp yola çıktım Santo Domingo kilisesini ziyaret ettim.

"Din Pazarlaması" tüm hızıyla devam ediyor ..

Eskiden kiliselerde mum yakarlardı şimdi teknoloji devrede… artık kırmızı ışık veren led lambalar var ..kutuya parayı atıp istediğin mumu yakabiliyorsun …mumun bulunduğu sıraya göre fiyatlar değişiyor ...


Çağa uyan bir ritüel geliştirmişler..

Sevgili İsa, vakti zamanında sinagog kapısında ticaret yapıyorlar diye yırtındın ...arıza olduğunda yakalandın ...ticarete mani oluyor diye çivileyip tablo diye astılar ...bir de bunları görsen senin adına ne madrabazlıklar dönüyor ...haybeye gittin yani...


Oradan “La Ronda” adı verilen bir mahalleye gittim.Burası bizim Sulukule’nin Quito modeli.

İki katlı evleri biraz süslemişler ve bir kısmını restore ediyorlar ….

Beni fazla açmadı ama iyi turist avı yapabilir..

Oradan ,daha havalı bir muhit olan Plaza Foch’a (meydan) gittim.

Artık burası avucumun içi..Kahvelerde vakit geçirdim.

Buraları artık şehrin nefes alan yerleri… eski şehrin sefaleti gerilerde kaldı..

Öğlen "El Espanol" diye bir yerde yedim daha doğrusu çöplendim..

Etrafı izleme adına, Santa Clara durağına kadar yürüdüm oradan trolleye atlayıp "Chica" meydanında indim.

Artık şehri yedim yuttum....O "yapma"diyen kitaplara nanik yapıyorum...


Otelde biraz dinlendikten sonra, meydana gittim. Benim sevdiğim lokanta kapalı idi ama aynı yerin arkasında bir dünya daha varmış ..

Bir balkona kurulup bira-patates ritüelimi yerine getirdim..bilahare bir pizzacıya gittim..yenilir yutulur lokma değil bitiremedim ..

Otele dönüp hazırlıklarımı tamamladım... yarın yol var..

Şimdi Quito, için bir değerlendirme ile duygularımı aktarmak istiyorum.

Istanbul ‘da seyahat programını yaparken, Colombia ‘dan başlayıp güneye inen ve daha sonra Pasifik'ten Atlantik’e geçip ,kuzeye yükselerek geri dönmeyi planlamıştım.

Bu düşünce doğrultusunda, Colombia dan sonra Ecuador’a ve Quito ya uğramak doğal görünüyor .

Ne var ki ziyaret şansını bulduktan sonra, burasını gereksiz yere programa kattığımı düşünüyorum .

Bir kez daha program yapsam Ecuador’u pas geçerdim..

Kadınları piknik tüpü ,erkekleri köse cüce olan bir ülke burası…

Çok karmaşık, parçalı bulutlu bir yerleşim modelini benimsemişler..

Rakım yaklaşık 3000 metre .

Hava alanını anlamsız düzeyde uzak bir yere yapmışlar…

Gelmeden önce, burası için çok fazla uyarı aldım ..

Ne var ki, üzerinizde kocaman “I LOVE NY “diye bir T shirt ‘ünüz yoksa,

Bazuka gibi bir fotoğraf makinası taşımıyorsanız..

Üzerinizde parıltılı ,pırıltılı şeyler taşımıyorsanız ..

Bileğinizde at nalı gibi bir saat ve parmağınızda haşmetli bir yüzük yoksa.. hiçbir güvenlik tehlikesi yoktur..

Otobüslerde seyahat ederken, aynı zamanda evin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilirsiniz..

Her durakta otobüse doluşan satıcılar, avaz avaz birşeyler satıyorlar..

O da yetmezse, boyunlarında küçük bir ses stüdyosu ile gezen, kör şarkıcılar konser veriyorlar..

Şöförlerin buna itirazları olmadığı gibi hoşgörü ile destekliyorlar..

Quito’da dikkat edilecek hususlar:

1-21:00 den sonra eski şehrin merkezinde dolaşmayınız ..

2-Bağımsızlık meydanında, Carioca denilen ve köpük fışkırtan bir tüpü olur olmaz kişilere doğrultmayı ve sıkmayı pek bir seviyorlar .

Bu onların şaka anlayışı..aman bulaşmayın..köpük biraz ıslatıyor sonra kuruyor...


3-Dolar kullanıyorlar… yanınızda birlik ve beşlik dolar olsun.Onların dolarlarını almayınız ve ülkeden ayrılmadan önce orada harcamaya çalışınız.

4-Ulaşım sistemleri son derece karışık …dersinize çalışmadan binmeyiniz..

5-Heriflerin ufak tefek olduklarına aldanıp dayılanmayın ciddi benzetirler ...Kazakistan'da da bu hatayı yapanlar feci cezalandırıldılar.

6-Gülümsemeyi ihmal etmeyiniz mutlaka Buenos diyas,tardes,noches i kullanınız…aman dikkat.

Günün Görselleri aşağıda :

---