YAŞANACAK YER...

---

GÜN 43 16 MART CUMA :

Otelim beni şaşırtmaya devam ediyor ..

Gece karanlığında hiç değerlendirememişim..

Oda diye bir kat aşağı inince ne oluyoruz ? dedim ama hakkını yemişiz..

Sabah ışıklarında ne olduğunu anladım..

Bir kere dün gece pencere yok diye sızlanmışız ya… pencere bir boşluğa açılıyor diye kızmıştım ya..

Meğersem pencere denize açılan bir balkona açılıyormuş..

Otelin bulunduğu mahalle eski şehir sayılıyor ve limanın tepesine yerleşmiş bir plato..

Aynen Santorini gibi... dik bir yamaca yapılmış ve yemekhanesi giriş katında bulunuyor ..

180 derece deniz manzarasına karşı kahvaltı yapmak ayrı bir keyif..

Otelde iki dudu kadın çalışıyor ..

Aman Allahım, kahvaltıyı döktürüyorlar ..

5 yıldız otel donanımı var ..sayamayacağım kadar çok çeşit meyve suyu ve yiyecek ..

Üstelik o anda yapılıp (LİVE) ortaya konuluyor..

Klasik tutuculuğumla, önerileri geri çeviriyorum..

Sonunda kadınlar beni ikna etti …yerel ve o anda (CANLI ) hazırlanan yiyecekleri tatmaya başladım ..

Muhteşem bir Karaip sofrası..

Otel aklımı başımdan aldı gitti..

Balkona asılmış kuş suluklarından, ince uzun gagalı kuşlar yararlanıyor..

Klasik ve seçkin mobilyalar öylesine ortaya atılmış..

Altta gözüken limana Karaip kruzerleri yanaşıyor.

Kahvaltıdan sonra, yürüyerek eski şehir meydanına doğru aktım..

Burası, Valpariso’dan yaklaşık 10 gömlek üstün bir mahalle ..

Bir sürü küçük otel ve motel kendilerini toparlamaya çalışıyor ..

Eski evler çok güzel fotoğraf veriyor ve her ev, sahipleri ile anılıyor..

Ulaşım zor… bu nedenle tabana kuvvet ..

İniş iyi de bunun bir de çıkışı var ..

Etraf çok müthiş evlerle dolu .

Son derece şık bir kiliseyi ziyaret ettim .

Dikkati çeken husus kilisenin kapısına binlerce adağın bağlanmış olması ..

Fakat öyle alelade bir çaput bağlayıp adak yapamıyorsunuz ..

Soygunu organize etmişler, kilisenin size sattığı çaputları bağlayacaksınız.

Çaput,çaput değil adeta "hamili kart dostumdur " kartviziti..

İki şeyi anladım :


Birincisi yukardakinin sahte çaput adaklarını kabul etmeme keyfiyeti..

İkincisi de bura halkı, aynen bizimkiler gibi işi Allah'a havale etmişler.


Aşağıda bir meydana vardım ..

Tantana yeri burası ..

Tüm okullar çocukları giydirmiş kuşandırmış hocalar eşliğinde buraya getiriyor.

Nedenini anlamış değilim… ama her okul bir köşeyi tutuyor ..

Şarkılar türküler rondlar yapılıyor ..

Birbirleri ile biraz rekabet havası seziyorum...sıra geldiğinde bir öncekinden daha iyi söylemek adına çığlıklar artıyor...


Orada biraz oyalandıktan sonra, bir alt mahalleye yöneldim..

Burada biraz Salvador hakkında bilgi sunmak yararlı olabilir .

Salvador, Bahia veya Salvador da Bahia (Uzun açılımı Tüm Kutsal Kurtacıların Azizi,

Portekizce: (São Salvador da Bahia de Todos os Santos), Brezilya’nın Kuzeydoğu Bölgesi'nde yer alan bir eyalet olan Bahia’nın başkentidir.

Salvador, Bahia, Brezilya’da sayısız açıkhava partisi ve karnaval etkinliklerinin düzenlenmesi ile tanınmıştır.

Yeni Dünya’daki en eski şehirlerden birisi olup, koloni Brezilya’sının ilk başkenti (1594) unvanını da taşımaktadır.

Latin Amerika’nın en kalabalık dokuzuncu şehri olan Salvador, Bahia, Brezilya’da ise São Paulo ve Rio de Janeiro şehirlerinden sonra, en kalabalık üçüncü şehridir.

Nüfusun %!’(MISSING)nin siyah ve Afrikalı olduğu bu şehirde, Afrika kökenli Brezilyalıların kültürü ağır basmaktadır.

Tarihi geçmişi olan şehir merkezi 17. yüzyıl ile 19. yüzyıllar arasında inşa edilmiş Portekiz koloniyel döneminin mimarisi ve anıtsal yapıları ile ünlüdür.

Şehir 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır.

Eski şehir de sahilden aniden 85 metre yükselen bir duvar ,şehri alt ve üst şehir olarak ikiye böler.

Üst katta yönetim binaları yer alırken, alt kat liman ve ticaret merkezi olmuş..

İki şehir arasında çalışan 1873 model fünikülerin adı Lacerda ..Lakerda diye okunuyorsa çok şık…

Şimdi havalı cruiser gemilerin yanaştığı liman, eskiden Amerika’nın ilk esir limanı imiş..

Kimbilir ne acılar yaşanmıştır..

İlk keşif (artık neyin keşfi ise )1501 de Gaspar De Lemos a ait..

Aynı yılın sonunda Amerigo Vespucci ikinci seyahatinde burasını şereflendirmiş..

1763 te koloni başkenti Rio ya taşınınca şehrin gücü haliyle azalmıştır.

Şimdi daha çok mutfağı,müziğive mimarisi ile ön plana çıkmaktadır.

Barra daki Porto de Barra plajı Dünya nın en iyi 3 cü plajı seçilmiştir.

Meydanda biraz oyalandıktan sonra, bir alt mahalleye yöneldim..

Satıcılar dükkanların önünde bir sandalye üzerine tüneyip mikrofonlar vasıtası ile avaz avaz bir şeyler satmaya çalışıyor ..

Bu ne kaostur ya Rabbim ?

Bu yetmezmiş gibi, meyve suyu satan seyyar satıcılar, adeta birer disco olmuş..

Boyum kadar hoparlörlerle ortalığı ver yansın ediyorlar ..

Yiyecek bir şeyler bulmam lazım ..hastayım ve yorgunum otele dönüp dinlenmem gerek..

Bir süpermarket arayışı içine girdim.

Bu arada Salvador pazarlarına daldım..

Akıl almaz çeşitte, meyve ve deniz mahsulleri satılıyor ..

Midyelere istiridyelere ve dev pavuryalara aklım gitti.

Tam benlik yer…

Balıklar da çok iri ama esas aklım deniz ürünlerde ..

Neyse sonunda bir alışveriş merkezi buldum ..

Ala ala ,kendime okkalı bir yoğurt aldım başka bir şey yiyecek halim yok ..

Gerisin geriye o yokuşları, otura kalka, dinlene dinlene, çıktım ve otelime vardım..

Odama girip bir aspirin takviyesi ile yattım ..

17:00 de uyandım ..

Balkonda güneşi batırmaya karar verdim..

Ne yazık ki güneşi, meyve suyu ile batırmak zorunda kaldım..

Zalim felek..

Yazılarımın bir kısmını tamamladım ..

Keyfim yerinde ..toparlanıyorum galiba..

Yatmadan önce yoğurdumun geri kalanını yedim..

Kararlıyım iyileşeceğim..

Günün Görselleri aşağıda :

---