BOCA GRANDE...


Advertisement
Colombia's flag
South America » Colombia » Cartagena
February 8th 2018
Published: April 22nd 2018
Edit Blog Post

GÜN 07 08 ŞUBAT PERŞEMBE

Nasılsa sabah 07:00 ye doğru uyandım.

Kahvaltıdan sonra, odadan çıkış hazırlıklarımı tamamladım.

Turhan biraderim, hafif bir şey olsun diye kendi tabletini verdiydi.

Ona bir kap almak gerek.

Ne alırsan Birlik, Beşlik, Onluk çarşılar var …Gittim aldım..

Daha sonra otobüsle ,Barajas kalesine gitmeye karar verdim.

Başardım da…

Allahın kalesini ziyaret için, 20.000 COP istiyorlar..

Yani ,"Türk erkeği yerden 40 metre yüksekliğinde bir kale ziyaretine, bu parayı vermez" diyerek geri döndüm.

Bulunduğumuz kesim, “eski şehir” ama uzaklarda yeni bir şehir yükseliyor.

Bu yükselen şehire “Boca Grande” diyorlar.

Tercümesi iki türlü... bir anlamda "koca ağız" bir anlamda "Koca koy"


Otobüsle son durağa kadar gittim.

Atlas okyanusunun ölü dalgaları uçsuz bucaksız bir plaja vuruyor..

Bakıyorum ,yüzmek yok ,sadece çimmek var ...yani sadece denize giriyorlar ıslanıyorlar..

Koca koyda ,Dalgalar adamı yüzdürmüyor..

Ben bu denize, köpeğimi bile sokmam ya…Laf olsun diye ayaklarımı soktum..Okyanusa girmedik demeyelim ..

Kum, gerçekten çok ince ve yapıştı mı kolay kolay çıkmıyor..

Bu sahilin hemen yamacında, koca koca binalar, sur duvarı gibi yükseliyor ..

Ortalık leş gibi rant kokuyor..

Ön sıra iyi..arkada kalanların “canı cehenneme” konumu…

Hava sıcak… kendimi Valdez Cafe ye attım ama içerisi buz gibi, baktım olmayacak, dışarıda gölgede oturdum..

Kahvemi içerken biraz haberleştim..

Öğlene yaklaşıyoruz yakında ünlü bir pizzacı varmış.

Gittim buldum ..

Efendim bu pizzacının özelliği, hafta sonlarında, yine yörenin ünlü müzisyenlerinin burada toplanıp canlı müzik yapmalarıymış.

Biz hafta ortasında müziksiz bir pizza yedik ..Ünlü olduğu açık…. bir sürü yerel aile, çoluk çocuk buraya yemeye geliyor..

Öğleden sonra otelime döndüm..

İnanılır gibi değil… Türk dizileri ahtapot gibi her tarafı sarmış..

Fazilet hanım…Elif…Bihter…kara sevda ve İspanyolcaya çevrilmiş bir ton dizimiz..

Cartagena otelinde, İstanbul'un boğaz manzaraları seyretmek ,hele evimin manzarasını seyretmek pek hoş oluyor doğrusu..İnanılması zor..

Şaka bir yana bu diziler çok ciddi bir işlevi yerine getiriyor..Millet bunların Türk dizisi olduğunu biliyor ..İsimleri değiştirmiyorlar bile…

Benim Türk olmam hasebiyle bir şeyler soruyorlar ...sorular hep çalışmadığım yerlerden geliyor...madara oluyoruz...

TC de bilumum herkesin siyah SUV araba sahibi olduğunu ve hepimizin evlerinde havuz olduğuna inanıyorlar ...bozmuyorum


Sokağa çıktığınızda, Cartagena halkının kesinlikle ikiye bölündüğünü anlıyorsunuz .

Halkın yarısı bir şeyler satıyor, ya da satmaya çalışıyor,diğer yarısı ise bir şeyler alıyor ya da almaya çalışıyor..

Hiç bu denli satıcısı bol bir kent görmedim ..Dağ taş işportacı, ya da küçük esnaf kaynıyor..

Anlaşılan günde tanesi bir lira olan 15-20 ürün satıp ,kapitalizm rüyalarına inanıyorlar..

İlginç olan Bogota da görülen resmi kıyafetlilerin burada adeta yok olmaları…

Yolları kesen falan da yok…

Her neyse… akşam üzeri, güneşi batırmak için, tekrar sahildeki Cafe Del Mare’ye yöneldim..

Dünden antremanlıyım ..Güneş nerede batacak…kaçta batacak ..hepsini biliyorum…Sotalı bir yere oturdum.

Cafe inanılmayacak kadar kötü yönetiliyor.

Milyon çalışanı ,var ama hepsi kafası kesik tavuklar gibi, anlamsız,hedefsiz,boş, boş dolanıyorlar..

Çağırmasam sipariş alacakları da yok ..

Her halde özürlü çalıştırma programından yararlanıyorlar…


Zira müşteriye bakıyorlar fakat görmüyorlar…

Satış işinde "bakma" aşamasından "görme" aşamasına geçilmemiş... anlaşılan zaman alacak


Kocaman hoparlörler çıstak müzik yapıyorlar ..

Burada günler geçirmeye başladığınızda, Latin müziğinin ne denli sığ bir müzik türü olduğunu anlamaya başlıyorsunuz.

Keçiboynuzu gibi bir müzik... bir gram bal için bir kilo çiğnemeniz gerek..

Yenilik olarak yaklaşık her şarkının ortasında ağzı laf yapan birisi rap söylüyor ..hepsi bu..

Sahilden ayrılıp, Duana ( gümrük ) meydanında, geceyi ,tek bir tek bir şarkı ile geçiren bir kulüp önünde, biramı devirdim..

Bizim türkü barların latin versiyonu...


Biranın, sudan daha ucuz olduğunu hatırlatmakta yarar görüyorum..

Artık sıra yemeğe geldi..Adının önüne İtalyan diye yazmasına rağmen, nedense arap tarzı bir döşeme seçmiş bir lokantada, spagetti ile yetindim..

Çok iyi pişsin diye defalarca ikaz etmeme rağmen, ahçıyı nedense ikna edemedim..Hala “al diente” yiyoruz..Ne yapalım ?

Artık otele dönme zamanı geldi..

Döndüm..

Günün görselleri aşağıda:













Additional photos below
Photos: 6, Displayed: 6


Advertisement



Tot: 0.102s; Tpl: 0.013s; cc: 10; qc: 28; dbt: 0.0345s; 1; m:domysql w:travelblog (10.17.0.13); sld: 1; ; mem: 1.1mb