OCAK NEHRİ...


Advertisement
Published: June 5th 2018
Edit Blog Post

Total Distance: 0 miles / 0 kmMouse: 0,0

SAO PAULO-RIO DE JANEIRO


GÜN 37 10 MART CUMARTESİ:

06:00 da kalktım..Güzelce kahvaltımı yaptım..

Havaalanına giden otobüs durağını aramayı gözüm yemedi..

İyisi mi bildiğim bir aracı kullanayım dedim ve metro ile San Jonas ‘a gittim.

Kısmete, hemen alana gitmekte olan bir otobüse bindim ve sorunsuz alana vardım.

Alanda internete bağlandım ve evimle görüşme şansı buldum..

Keyfim yerine geldi..

Uçak çok dolu... fakat biz yaşlılık kontenjanından yararlanarak kuyrukları by-pass ediyoruz..

Yaşlılığımdan, çok keyif almaya başladım …

Uçak rötarsız kalktı ve bir saat içinde "Rio Santos Dumont" havaalanına indim.

Bu Santos Dumont ‘dan çok huylandım… zira Sao Paulo'da kaldığım otel de Santos Dumont bulvarındaydı ..

Merak ettim şimdi ..Bu zatı muhterem, tuzu kuru bir kahve üreticisi ailenin, havaya takmış oğlu imiş ..

Balonlara takılıyormuş..

Paris te Eiffel kulesinin etrafında uçma yarışmasını kazanmış..

1906 da havadan daha ağır bir makineyi uçurma işine dalmış.

Wright kardeşlerden önce, uçan bir aleti yapmış, ama zengin çocuğu olunca patent matent işini pas geçmiş..

Brezilya halkı, delikanlıyı unutmamış bir sürü yere adını vermiş..

Durum bundan ibarettir …

Alandan, buz gibi soğutulmuş bir tramvaya bindim.

Sağolsun çocuklar, para almadılar…ayağın alışsın, bu bizden dediler..

Komik bir yer adı gibi duran Cinelandia’da indim..

Metro’ya bindim... ona da para almadılar ve son durak Uruguai’de indim.

Hostelimiz burada….

Yeri çabuk buldum ama bina kale gibi, içeri girmek mümkün değil..

Zillere millere bakan yok ..

Yoldan geçen birisine bu adres burası mı diye sordum ?

"Evet" dedi ve telefonunu çıkarıp bende kayıtlı telefonu aradı..

Neyse ki kapıdan gelip beni aldılar..

Burası hoş döşenmiş bir çok odası olan bir hostel ..

Burasını işleten kadın, bir ton anahtar verdi bununla her bir yeri açabilirmişim..

Odam çok güzel... yalnız büyük sürpriz…. tuvalet ortak ..

Ben böyle bir şey istemedim diye mızmızlandım..

Booking com belgeleri ortaya döküldü..anlaşılan atlamışım.

Kadın başka müşteri olmadığını ileri sürerek beni teskin etti ama doğrusu içim hiç rahat değil..

Hiç sevmem böyle şeyleri..

Bu durumu özel hayatıma saldırı olarak kabul ediyor ve dikkatsizliğime lanet ediyorum..

Yapacak bir şey yok..

Bu saatten sonra, yeni yer arayacak halim de yok..

Eşyaları yerleştirip alışverişe çıktım ..

Allahtan odada internet ve TV çalışıyor..

Akşam üzeri buraya yakın, “Bar de Momo” adlı ,oldukça ünlü bir yere gittim.

Son derece renkli bir yer ..millet oturmak için bazı sandalyelerin boşalmasını bekliyor ..Hafif te yağmur çiseliyor.

Dışarıda oturmaktan çekiniyorlar .

Ben tek kişiyim ve yağmur “ahmak ıslatan” cinsinden olduğundan bana uygun..

Momo, buraya has özel bir börek yapıyor yanına da dev boyutta biralar veriyor ..

Oturdum biramı devirdim ..yemeğimi yedim ve çoook keyiflendim..

Etrafımda mutlu yüzler görüyorum ..birbirleri ile şakalaşan koca aileler..fısır fısır konuşan sevgililer..

Bizim tabirimizle burası çok iyi bir “aile salonu”...iyi bellemişim burasını...


Evime döndüm ..

Ev sahibesi kapıma dayandı ve yıkanacak çamaşırları istedi ..

Bu akşam çamaşır varmış..hepsini verdim..yarına planlar yapıp yattım …

Size biraz Rio De Janeiro anlatayım :

Rio de Janeiro,Brezilya'nın en büyük ikinci kentidir.Rio de Janeiro (Ocak (ayı) nehri demektir.)

1502 de ,Gaspar de Lemos komutasındaki Portekizli gezginciler, Guanabara Körfezi’ne ayak basan ilk Avrupalılar olmuş.

Bu tarihten sonra, bu körfeze, Rio de Janeiro denildi.

Bu keşfe, Floransalı Amerigo Vespucci’nin Kral Birinci Manuel'in davetiyle katıldığı rivayet olunur..

Portekizliler karaya ayak bastığında ,bu topraklarda Tupi (Amazon halkı), Puri, Botocudo ve Maxakali halkları yaşamaktaydı.

Sizin anlayacağınız keşif meşif yok …zaten yerel bir halk yaşıyormuş..


Batılı kafalar nedense hala bize bunları ısrarla keşif, falan diye anlatıyor..

Aklıma hep takılıyor ..Maazallah tersi olsa ve örneğin ,General Tupac ,gemisine binip ,İspanya sahillerine varsaydı Avrupa’yı keşfetmiş mi olacaktı ?


Sahtekar batılı, vardığı toprakları lüplemek ve meşru zemin yaratmak adına, burayı "keşfettik" diyor...


Eğer çıkış limanınız Avrupa değilse "sayılmaz" diyor...


Anlatın,anlatın… heyecanlı oluyor..

1555’de Fransız amiral Nicolas Durand de Villegaignon komutasındaki 500 asker, körfezin girişindeki bir adayı işgal etmiş. Amiral, bu bölgede Fransız kolonisi (France Antarctique) kurmak için çabalamış ve adaya Fort Coligny denilen kaleyi inşa ettirmiştir.

Rio de Janeiro şehri, 1 Mart 1565 yılında Aziz Sebastian’a ithafen “São Sebastião do Rio de Janeiro” adıyla kurulmuştur.


İnceliğe bakın ki bu ad ,dönemin Portekiz kralı ve Aziz ile aynı ismi taşımaktaydı.

Yaratıcı keratalar!!!..

18. yüzyılın başlarına kadar, şehir Fransızlar ve korsanlar tarafından bir çok kez saldırıya uğramış ve istila edilmiştir.

Kimler olduğu önemli değil..

17. yüzyılın sonlarında ,komşu eyalet Gerais madenlerinde, altın ve elmas bulunmasıyla , Rio de Janeiro, kuzeydoğu kıyılarına çok uzak olan Salvador de Bahia şehrinin reytingini azaltarak ,ihracat için çok daha işlevsel bir limana dönüşmüştür.

1763’de ,Portekiz Amerikası, koloni başkenti Salvador’dan Rio de Janeiro’ya taşınmış ve bu konumunu 1808’e kadar korumuştur.

Ne var ki,Napolyon’un Portekiz’i istila etmesi tüm dengeleri bozmuş… kraliyet ailesi ve birçok soylu aile Lizbon'dan Rio de Janeiro’ya kaçmıştır.

Bu dönemden sonra, şehir ,krallığın başkenti statüsünü elde etti ve Avrupa dışında bulunan tek Avrupa başkenti oldu.( ne demekse ???)


Tabi ki aniden çıkıp gelen yüzlerce asilzadenin yerleşmesi için, şehirde uygun hiçbir yapı yoktu.

Bilin bakalım ne oldu ?

Bağdan gelen, dağdakini kovdu…

Bir çok yerli halk, evlerinden çıkarıldı ve bu mülkler soylulara teslim edildi.

Daha sonra bunlar bizlere ,"insan hakları" "hak ve özgürlükler" "batı değerlerinin taşınması" hikayeleri olarak anlatılacaktır.

Yerseniz tabi...


Afrika kökenli köleler, akın halinde Rio de Janeiro'ya taşındı.


1819'da 145.000 olan köle sayısı 1840'da 220.000'e ulaşmıştır.

1822’de Prens Pedro, Brezilya’nın bağımsızlığını ilan ettiğinde, Rio de Janeiro'nun başkent statüsünü sürdürmesine karar verdi.


1889’da monarşinin yerini cumhuriyete devretmesinden sonra bile, Rio başkent olarak kalmaya devam etti.

1930'da Botafogo’nun doğal güzelliği, Amerikalıların lüks Copacabana Palas Oteli’nin ünüyle birlikte anılmaya başlandı ve Rio'nun plaj partisi şehri (beach party town) olarak ün yapmasını sağladı.

Günümüzde bu ün, gecekondu bölgelerindeki uyuşturucu ticaretinden kaynaklanan şiddet olayları yüzünden bir miktar kırılmıştır.

1955’de Juscelino Kubitschek'in yeni bir başkent inşa etme vaadi devlet başkanı seçildi.

Kubitschek, büyük bir masrafla, yeni başkent Brazilya'yı 1960’da inşa ettirdi.

Aynı yıl, 21 Nisan’da Brezilya’nın başkenti resmi olarak Brazilya’ya (Brasilia) taşındı.

Rio, 2007 Pan Amerika Oyunları’na ve 2014 FIFA Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmıştır.


2016 da Olimpiyat Oyunları ve Paraolimpik Oyunları’na ev sahipliği yaparak, Olimpik oyunlara ev sahipliği yapan ilk Güney Amerika şehri ve ikinci Latin Amerika şehri konumuna erişmiştir.

Netice i Kelam, sonuç olarak:

kafanızda canlansın diye söylüyorum ..Şeytan tepesinden baktığınızda, dev bir Ayvalık gördüğünüzü düşününüz..

İşte Rio öyle bir şey…




Günün Görseli:








Additional photos below
Photos: 8, Displayed: 8


Advertisement



Tot: 0.42s; Tpl: 0.018s; cc: 12; qc: 47; dbt: 0.1725s; 1; m:domysql w:travelblog (10.17.0.13); sld: 1; ; mem: 1.2mb