PEYGAMBERLER DIYARI


Advertisement
Turkey's flag
Middle East » Turkey » Southeastern Anatolia » Urfa
May 7th 2005
Published: September 20th 2014
Edit Blog Post

Total Distance: 0 miles / 0 kmMouse: 0,0

BİRECİK-URFA


Geo: 37.1671, 38.7939

GUN 3 GUNLERDEN CUMARTESİ
Birecik'ten Urfa'ya geldiğimizde, artık gün dönüyordu.

Otelimiz Edessa, tam balıklı gölün karşısı.
Eşyaları bıraktık ve Ayşe'yi koluma takıp koşturarak göle gittik.
Aslında adı "göl"...
Şanlıurfa, (eski adıyla: Er-Ruha veya Edessa), Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunan bir şehridir.
M.Ö. 1000 yıldan beri sürekli olarak meskûn olan kent, yakın döneme kadar Urfa adıyla anılmış,( ben hala Urfa diyorum ) ancak 1984 yılında TBMM kararıyla "Şanlı" ünvanını edinmiştir. Şanlıurfa ilinin merkezidir.
Urfa ,müthiş bir mistik havaya sahiptir.
Samimi olarak söylüyorum burada kendinizi çok iyi hissedersiniz.
İçinizi güzellikler kaplar ...Aynen Kudüs gibi...
Urfa, Kur'an, İncil ve Torah (Eski ahit/ Tevrat)'ta geçen İbrahim peygamberin, doğum yeri olarak kabul edilir ve anısına Camii de bulunmaktadır.
Ayrıca Peygamber Eyüp'ün (İncil ve Eski ahitte Job ) dogum yeri olarak kabul edilir.
Urfa, kent merkezinin altında, bugünkü Balıklıgöl'ün kuzeyinde yapılan bir keşif sonucunda, tarihinin MÖ. 9500'e Çanak-Çömleksiz Neolitik Döneme kadar uzandığı görülmüştür. ( yazıyı yazdığım bu dönemde sevgil kardeşim Tuncer Yazman'ın oğlu Ahmet Yazman'ın Göbeklitepe belgeselini yayınlandı ve İnanç sisteminin MÖ 13000 yılına kadar uzandığı ispatlandı...
Bu konum ,insanlık tarihi ile her bilgimizi yeniden gözden geçirmemizi gerektirir.
MÖ 13000 yıl önce bu topraklarda dünyanın ilk tapınağı kuruluyor..
Bu kısmet benim vatanıma denk düşüyor...
Başka yerde olsa yeri göğü inletirler...
Urfa,11.500 yıllık tarihi süreç içerisinde Ebla, Akkad, Sümer, Babil, Hitit, Hurri-Mitanni, Arami, Asur, Pers, Makedonya, Roma, Bizans gibi uygarlıkların egemenlikleri altında yaşamış ve 1094 yılında Selçuklu hakimiyetine girmiştir.
1098'de Haçlı Edessa Kontluğu, daha sonra Eyyubi, Memluk, Türkmen aşiretleri, Timur devleti, Akkoyunlular, Dulkadir beyliği, Safeviler ve en son da 1516'da Osmanlı sınırları içine katılmıştır.
Önceleri, Rakka Eyaleti sınırları içerisinde yer alan Urfa, 1876'da Halep Vilayetine bağlanmış, 1916'da ise bağımsız bir sancak olmuştur.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Orta Fırat Bölümü'nde bulunan Şanlıurfa, doğuda Mardin, kuzeydoğuda Diyarbakır, kuzey batıda Adıyaman, batıda Gaziantep ve güneyde Suriye toprakları ile çevrelenmiş bir sınır şehridir.
Şanlıurfa, coğrafi özelliği nedeniyle üzerinde birçok bağımsız devlet ve beyliğin kurulmuş olduğu, değişik kültürel oluşumların kaynaştığı bir yerleşim yeri olmuştur.
Gerek tarihinin başladığı ilkçağlarda ve gerekse diğer devirlerde, Şanlıurfa, hemen her zaman Doğu ile Batı kültürleri arasında bir köprü olmuştur.
Doğu'ya Batı'ya bağlayan ticari ve askeri yolların buradan geçmesi Şanlıurfa'ya geçmiş dönemlerde büyük önem kazandırmıştır.
Bu tarihi şehrin, ilk kuruluşu hakkında kesin bilgiler yoktur.
Meşhur Arap tarihçisi Ebul Faraç'a göre: Şanlıurfa, Nuh Tufanı'ndan sonra yeryüzünde kurulan ilk yedi yerleşim merkezinin ilki ve en önemlisidir.
Hz. Adem'ın çiftçilik yaptığı, Hz. İbrahim Halil, Hz. Eyyüp, Hz. Şuayp, Hz. Elyasa gibi peygamberlerin yaşadığı bu bölge, bugün "Peygamberler Şehri" diye anılır.
Hatta Hıristiyanlar, Hz. İsa'nın mendilinin Şanlıurfa'da bulunmuş olmasından dolayı buraya Dir-Mesih adını vermişlerdir.
Şanlıurfa'nın yüzyıllar boyu ayakta kalması, manevi bir himayenin eseri olsa gerek...
1914'deki kayıtlara göre tahmini nüfus, 75,000 olan şehirde, 45,000 Arap, Türk, Kürt; 25,000 Ermeni, 5,000 Hristiyan ve Yahudi yaşamaktaydı.
I. Dünya Savaşı'na kadar Osmanlıların elinde olan Urfa'yı, 1919 yılında önce İngilizler, daha sonrada Fransızlar işgal eder, 11 Nisan 1920'de düşman işgalinden kurtarılmıştır.
Şehrin önemli bir yeri olan Balıklıgöl, (Aynzeliha ve Halil-Ür Rahman Gölleri ) Şanlıurfa şehir merkezinin güneybatısında yer alır..
İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında, düştüğü yer olarak bilinen bu iki göl, kutsal balıkları ve çevrelerindeki tarihi eserler ile kentin en çok ziyaretçi çeken yerlerindendir.Burada biraz Hz.İbrahim'den söz etmek gerekir.İbrahim ( İbranice: Avraham) yaklaşık olarak M.Ö. 20. yy'da yaşamış dini şahsiyet. Batı literatüründe Abraham olarak geçen isim; İbranice abba, Arapça'da abu (baba) ve İbranice am, Arapça'da amm (halk, kamu, amme ,genel) sözcüklerinin birleşimden oluşur ve "Halkın Babası" anlamına gelmektedir. Musevilik ve Hristiyanlığa göre din büyüğü, İslam'a göre peygamberdir. İshak ve İsmail'in babasıdır. Bu nedenle, Yahudilerin ve Arapların atası olduğuna inanılır. Kur'anda bir çok ayette ismi açıkça geçmekte olan bir peygamberdir. İslam'a göre, günümüzde bulunan dinler var olmadan önce, kendisine Allah tarafından peygamberlik verilmiştir. Allah, kendisine samimiyetinden dolayı "Halil" yani dost sıfatını vermiştir. Günümüzdeki Halil İbrahim söylemi, buradan gelmektedir. Ayrıca, İbrahim Peygamber'in "Hanif" yani Allah'ın birliğine inanan, Allah'a ortak koşmayan biri olduğu özellikle belirtilmiş ve Onu sevenlerin de Allah'ı bir olarak bilmeleri ve Allah'a ortak koşmamaları istenmiştir. Kuran'da İbrahim'in, putperestlerle ve kendini ilah sayan yöneticilerle yaptığı çetin mücadele anlatılmaktadır. Bu mücadelesi sonucu ona cevap veremeyenler, onu ateşe atarak cezalandırmak istemişler fakat bunda başarılı olamamışlardır. Müslümanlara göre, ateşin İbrahim için bir gül bahçesine dönüştüğü rivayet edilir.İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, tek tanrı fikrini savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü kalenin bulunduğu tepeden mancınıkla ateşe atılır. Bu sırada Allah tarafından ateşe "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol"' emri verilir. Bu emir üzerine, ateş, suya odunlar da balığa dönüşür. İbrahim bir gül bahçesinin içine sağ olarak düşer. İbrahim'in düştüğü yer Halil-ür Rahman gölüdür. Rivayete göre Nemrut'un kızı Zeliha da İbrahim'e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar. Zeliha'nın düştüğü yerde de Aynzeliha Gölü oluşmuştur. Her iki göldeki balıklar, halk tarafından kutsal kabul edilerek yenilmemekte ve korunmaktadır. Bu gün balıklı göl kıyısında güzel bir gül bahçesi vardır. İslam'da İbrahim'in oğlu İsmail'i kurban etmesinin istenmesi konusundaki imtihanı önemli bir yer tutar ve her yıl Kurban Bayram'ında bu olay da yad edilir.Gölün kıyısında, kutsal addedilen ve Hz İbrahim'in doğduğu mağara olarak addedilen kutsal bir mekan mevcuttur. Buradan, kutsal olduğuna inanılan bir suyu içmek mümkün. Fazla izdihamdan olacak, burada koku meselesini bir türlü çözemediler. Dolayısıyla içeride fazla kalmak mümkün değil. Klostrofobik olanlara tavsiye edilmez. Ayşeciğim, inancı tam bir kadındır..... herşeye rağmen daldı duasını yaptı ... Dışarı çıktık Suyun kenarında, söğüt ağaçları altında çok güzel bir kahve mevcut . Kahvemi içerken ,tarihin derinliklerine daldım. İnsanlık tarihi kadar eski bir kentte kimler gelmiş kimler geçmiş diye düşünüyorum..hırslar...hasetler...entrikalar ...yalanlar ...dolanlar...iktidar savaşları verilmiş, neler geçmiş ama şehir, adeta bunlara hiç aldırmamış.Tüm asaleti ile güneşin batışını seyrediyor.. Kent merkezi, Ortadoğu tarzında son derece canlı bir çarşı etrafında gelişmiştir. Geleneksel mimari doku kısmen yozlaşmış olmakla birlikte, sokak aralarında birçok yerde çarpıcı güzelliğe sahip eski yapılara rastlanır. En güzel eski evlerden biri Şurkav (Şanlı Urfa Kültür ve Araştırma Vakfı) tarafından restore edilen Şurkav Kültür Evi'dirBalıklı göl yanındaki Ulu cami 1175 tarihinde Musul hükümdarı Nureddin Zengi tarafından kiliseden çevirilmiştir. Daha önce çan kulesi olan minaresi sekizgendir. Aslen havra olarak inşa edilmiştir.Velhasıl, Urfa mutlaka ziyaret edilmesi gerekli bir kentimiz.Otele döndük ve bu gece katılacağımız "urfa sıra gecesinin" düzenlendiği tarihi hana yöneldik.Sevgili dostum Yavuz geliyor aklıma ..Eşkıya'nın ilk sahnelerinin çekildiği han burası..Müzik vasat ,yemekler felaketti.Uzun lafın kısası, bilmediğiniz yerde çiğ köfte yemeyiniz.Sıra gecesi nedir diye merak edenlere :Genellikle kış gecelerinde, birbirine yakın yaş grubundaki gençlerin veya orta yaşlardaki arkadaş gruplarının, her hafta, bir başka arkadaşın evinde olmak üzere, haftada bir akşam, belirli bir niteliğe ve düzene göre sıra ile yaptıkları toplantılara Şanlıurfa'da “sıra gecesi” denmektedir. Kısaca; “sıra gecesi” bir arkadaş grubunun haftada bir olmak üzere bir araya geldikleri toplantılardır. Urfa'nın sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlar,ı sıra gecelerinde konuşulur ve tartışılır, çözüm yolları üretilir. Bu yönüyle sıra geceleri birer istişare toplantılarıdır. Sıra geceleri sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın yoğunlaştığı ve pratiğe dönüştüğü yerdir. Sıra arkadaşları ,kendi aralarında yardımlaşma sağladıkları gibi, sıra gecelerinde toplanan paralarla fakirlere yardım edilir. Sıra geceleri ,nezih bir sohbet ortamıdır; ilim ve irfan sahipleriyle sohbetler edilir. Şiirler dinlenir, kültür ve edebiyat üzerine konuşulur. Benim buralara geldiğim ilk yıllarda, herhangi başka bir eğlence olmadığından ötürü şehrin ileri gelenleri, beni sıra gecelerine davet ederlerdi. O dönemde, müzik var fakat ağırlık bilgi alışverişinde idi. Daha sonraki yıllardaki gelişlerimde yine davetlere katılıyorum, fakat giderek müziğin geceye damgasını vurduğu aşamaları yaşadım. Bugün artık turistik bir sunuş haline gelmiş olup, ana amacından bir hayli saptığına tanık oluyorum.. iyi mi oldu ...kötü mü oldu bilemiyorum ...Bu hali ile herkes "sıra geceleri" ni tanıdı ama "sıra geceleri" yok oldu ... Handan otele yürüdük ve yattık.

Urfa da hava :

https://www.accuweather.com/en/tr/sanliurfa/320646/weather-forecast/320646


Advertisement



Tot: 0.086s; Tpl: 0.015s; cc: 16; qc: 23; dbt: 0.0171s; 1; m:domysql w:travelblog (10.17.0.13); sld: 1; ; mem: 1.1mb