Advertisement
Published: January 21st 2012
Edit Blog Post
3.gün Amasya Şehir gezisi - Tokat
Gece yapmış olduğum Şehir gezisinden olsa gerek, sabah çok keyifli uyandım. Otelin kahvaltı salonu kaya mezarlarının bulunduğu yamacı ve Amasya’yı tepeden görüyordu. Sabah Amasya’nın bulunduğu çukurluğun üzerinde bulutlar vardı. Dün söylemeyi unuttum, Amasya aynı zamanda Ferhat ile Şirin’in memleketi. Hotelimizin bulunduğu tepenin devamında iki aşığın mezarları bulunuyor..
Kahvaltıdan sonra şehre indik. İlk durağımız Büyükağa Medresesi. Anadolu’daki tek sekizgen yapılı Medrese olma özelliğine sahip. Şu anda Hafız yetiştiren bir Kuran Kursu bulunuyor. İkinci durağımız Bimarhane Şifahanesi. Burası İlhanlılar tarafından yapılmış ve Taç kapısı görülmeye değer. Hakan ve Sinan’la muhabbete daldık ve ben Amasyalı olan iş arkadaşımdan methini duyduğum -Dün gece Taksiciye en ünlüsünü sorduğum- Amasya Çörekçisinden Çörek almayı unuttum. Amasya’ya gelmişken Çörek yemeden gidilemeyeceğini düşündüğüm için, Kaya mezarlarına tırmandıktan sonra, herkes nehir boyundan II. Beyazid Camine giderken, ben geri dönerek Mustafa bey Hamamının arkasında bulunan Amasya Çörekçisinden 1 kilo Cevizli Çörek aldım. Gruptan ayrılmam aslında çok güzel oldu. Bu sayede Yeşilırmak kıyısında bulunan Yalıboyu evlerini tek başıma gezip görüntüleyebildim. Her ne kadar sürüden ayrılanı Kurt Kaparlar deseler de bazen bu riski göze almak iyi oluyor. (Gerçi fazla mülayim olması oğlu Yavuz Sultan Selim tarafından tahttan indirilmesine neden olmuş).
Amasya Müzesine giderken bir marketten Amasya elması
aldık. Akşam Özkan’la birlikte afiyetle yiyeceğiz. Müzeden sonra herkese Amasya Çöreği dağıttım. Herkes çok beğendi. (Arabayı durdurup Çörek almak isteyenler bile oldu). Amasya’daki son durağımız Gökmedrese. İsmini Gök mavisi Çinilerinden almış. Anadolu’da Cami ve Medresenin iç içe olduğu tek örnek. Selçuklu dönemine ait. Kapısı Eyvan biçiminde. Türbesinde bir de Çilehanesi var. Minare şeklinde, içerisinde basamaklar bulunan tek kişilik bir mekan. (Tahminim şu yönde; Çilesini dolduracak kişi en üst basamaktan başlayarak Çilesini doldurduğunda en alt basamağına kadar iniyor).
Gökmedrese’yi gezdikten sonra Turhal üzerinden Tokat’a doğru hareket ettik. Tokat Canik dağlarının eteklerinde kurulmuş bereketli toprağıyla birçok Uygarlık tarafından istila edilmiş. Tokat konusunda biraz önyargılıyım. Sanki burada pek bir şey yokmuş gibi. Amasya’yı gördükten sonra Tokat yavan kalacak gibi. Şu an gezdiğimiz yerler arasında en beğendiklerim arasında bir sıralama yapmam gerekirse;
1- Amasya (tartışmasız)
2- Kasaba (doğası ve köy camii ile muhteşem)
3- Yörük Köyü (Safranbolu’dan daha güzel)
4- Safranbolu
5- Boyabat ( Çayı ve doğası güzel)
6- Kastamonu (Ayısı meşhur kent. Beytisi güzeldi ama)
Bakalım bu liste değişecek mi? (
Saat 14:30’da Tokat’a ulaştık. Tokat sıkıcı geçecek diye düşündüğüm için bunu bir Atraksiyonla kapatabiliriz diye düşündüm. Otobüs Taşhan’ın önünde durur durmaz Özkan, Sinan ve ben kendimize Hamam aramaya başladık. Ne
tesadüf ki Taşhan’ın hemen yanında 13. YY’dan kalma Pervane Hamamı’nı bulduk. Girer girmez Hamamın girişinde bize Çilek ikram ettiler. Soyunduktan sonra kendimizi önce Hamamın Sauna kısmına attık. Göbektaşına yatar yatmaz. Hepimizin ooh sesi kubbede yankılandı. Ben direkt mermere yattım. Çok sıcaktı. Terleme kısmından sonra Reşadiyeli Natır Mehmet bize öyle güzel bir kese attı, öyle güzel bir masaj yaptı ki, Gazozlarımızı içip Hamamdan çıktığımızda ne Tokat’ın Hanları umurumuzdaydı ne Tokat Kebabı ne başka bir şey. 3günün yorgunluğu ve Taşköprü’de yediğimiz Kuyu kebabının ağırlığını atmıştık. Özkan kese olurken, bir ara onu Tıraşlı kafası ve göbeğiyle “Göbekli Buda Heykeline” benzettim. Sinan’ın ilk Hamam’a gelişiydi. Onun da elinden tutmuş olduk.
Hamama gittiğimizi gruba söylediğimizde herkes bizi çok kıskandı. Bir sonraki Atraksiyonu Erzincan’da yapacağız. Henüz Özkan ve Sinan bilmiyor. Bu arada Hamamda çektiğimiz “3 Hamamcılar Fotoğrafı” (Ender, Sinan, Özkan)’ndan sonra gittiğimiz Tokat müzesinde bulunan bir Kabartma Heykele çok benziyor. Heykelimizi bile dikmişler diye espirisini yaptık.
Hamamdan sonra grupla birlikte Tokat’ın eski mahallelerini geçerek Danışmentliler tarafından yapılan Ulu Camiye gittik. Kubbesiz çatılı bir mimari örneğine sahip Caminin arkasından Tokat kalesi görünüyor. Normal olarak Minberler, Caminin ana kapısının tam karşısında bulunur. Oysa Ulu Camide Minber, kapının sağ tarafında bulunuyor. Caminin bir Bizanz Kilisesinden bozma olma ihtimali büyük.
Tokat’ta ayrıca bir de Alipaşa Hamamı var. Hamamın yanındaki Otobüse yürürken iş arkadaşımdan telefon aldım. İşyerinde bir problem varmış. Bir an benim bir ofis işim olduğunu unutmuşum. Zaten gitmeden önce patronum “Döndüğünde bir bakmışsın yerine Masanda İbo oturuyor” diye espiri yapmıştı.
Saat 17:30 civarı Tokat’tan hareket ederek, 1980 metrelik Çamlıbel Geçidinden geçerek Sivas’a ulaştık. Geçitte Kar vardı ve Yağmur yağmaya başladı. Yağmurun başlaması aslında biraz işimize geldi; çünkü Sivas’ta direkt Hotel’e yerleştik.
Duyduklarımdan dolayı Sivas’ta Hotel konusunda endişeliydim. Ama şimdiye kadar kaldığımız en güzel Hotel’de yatacağız bu gece. Hotel herhalde yeni yapılmış. Her şey yerli yerinde. (Sivas Büyük Hotel).
Bugün biraz dinleneceğiz. Yan odada Kahveye davetliyiz. Yarın da Sivas şehir gezisi yapılacak….
Advertisement
Tot: 0.058s; Tpl: 0.01s; cc: 5; qc: 45; dbt: 0.0368s; 1; m:domysql w:travelblog (10.17.0.13); sld: 1;
; mem: 1.1mb
rehber
ender
yükselden
Adama sormu_lar ömrün boyunca hiç hapiste kald1n m1 diye? Adam 'Hiç hapiste mapus dam1nda bulunmad1m, ama 3 y1l Amasya'da ya_ad1m demi_. Yine sormu_lar hiç sarayda ya_ad1n m1 diye. Adam da Amasya'da ya_ad11m1 söyledim ya demi_. Yani Amasya öyle bir yerki, kayalar aras1nda ancak bir giri_ ve ç1k1_1 var, sanki hapis gibi. Ama bu dar vadi öyle güzellikler bar1nd1r1rki ye_il1rma1n kenar1nda, kayalar1n yamaçlar1nda bir sarayda ya_ad11n1 hissettirir insana.