ZARAFET CADDESİ...


Advertisement
Spain's flag
Europe » Spain » Catalonia » Barcelona
October 6th 2013
Published: June 23rd 2017
Edit Blog Post

Geo: 41.3879, 2.16992

GÜN 06 GÜNLERDEN PAZAR:
Hastayız …karı koca hastayız…aksırıyoruz ..tıksırıyoruz
Aldığımız ilaçlar para etmiyor ve hastalık hükmünü icra ediyor..
Kahvaltıdan sonra ,öğlene kadar odada dinlenmeye çalışıyoruz.
Öğlen Ayşe'nin Frankfurter'i geldiği için sokaklarda sosisçi arıyoruz ..
Çabuk bulduk ve Ayşe'nin Frankfurter'ine zamanında müdahale ederek çabuk geçirdik…
Daha sonra, bendeniz, Barcelona görevlisi olarak, Passeig de Gracia'yı ziyaret etmeye karar verdim …
Bu 42 metre genişliğinde 1824 model cadde, Barcelona'nın en prestijli iş yerleri ile en pahalı konutlarını barındırmaktadır ..
Aslında Müze-cadde desek abartmayız..
Eski adı İsa Caddesi iken ve o dönemlerde ayrı bir semt olan Passeig ile Barcelona'yı birbirine bağlarken ,daha sonra semt Eixample adını alıyor ve iki yerleşim yeri neredeyse bir haline geliyor ..
19 YY da şehrin kodamanları, anahtarına Ferrari yarışları düzenleyemediklerinden, Ferrari sembolü olan atları ve at arabalarını yarıştırırmışlar..
Barcelona'nın varlıklıları, hangimiz daha uzağa işeriz rekabetine girince, daha sonra dünyanın en ünlü mimarları arasında sayılacak
Antoni Gaudí, Pere Falqués, Josep Puig i Cadafalch, Lluís Domènech i Montaner, Enric Sagnier ve Josep Vilaseca gibi yetenekler ,yolun kenarına müthiş konutlar inşa etmişlerdir..
Tanrı, Catalan halkını, bizim laz mimar ve müteahhitlerden korumuştur..
Dikkat ettim ..o kadar aradım bir tane Betebe'li bina kaplaması göremedim ..
Üstelik binaların üzerine, müthiş gösterişli bacalar yapmışlar ileride bir kat daha çıkarız diye hiç filiz bırakılmamış..
Daha öğrenecekleri çok şey var…
Tabiki mahallenin yıldızları, Gaudi ustanın apartmanları..
Önündeki kalabalıktan Casa Batllo 'ya geldiğinizi anlıyorsunuz ..
Yıllar önce, alt katı banka şubesi olarak kullanıyorlardı ..
Çok şükür şimdi ev-müze haline geldi..
Battlo ailesi kentin tanınmış tekstilcisi..
Ailesine ait evin yıkılıp yeniden yapılmasını talep ediyor ..
Gaudi usta ,adamcağızı zor ikna ediyor tadilata ve ortaya şimdiki şaheser çıkıyor…Gaudi nin çırakları Domènec Sugrañes i Gras, Josep Canaleta ve Joan Rubió esere katkıda bulunuyorlar
Binanın yerel adı Casa delos Ossos ( kemiklerin evi) dir.
Binanın alt cephesine baktığınızda vitrayların önünde iskelete benzer bir yapı görürsünüz..
Gaudi, doğada örneği olmayan, düz çizgiden kaçındığı için binada düz hiçbir şey göremezsiniz..
Kubbeli Dam ,Gaudi'nin takık olduğu dragon veya dinozora benzemektedir..
Bundan murat şudur.Catalonya nın koruyucusu ,Aziz George bir dragonun sırtına atılmıştı ..işte ondan kinaye ..
20 Euro'yu bastırırsanız, içeride üstadın ahşap ve seramik çalışmalarını da görmek mümkündür.
Daha fazla bilgi için http://www.casabatllo.es/en
Kalabalığı görünce ,ben almıyayım dedim ve Üstadın bir diğer eseri olan La Pedrera'ya ( Taş Ocağı ) yöneldim.
Diğer adıyla Casa Mila, 1906-1910 yılları arasında Usta tarafından tasarlanıp inşa edilmiştir..
Yeri tam tabiri ile "köşşe başşu"dur..
Amerikadaki sömürgelerden kana bulanan para ,Barcelona' da ustaya böyle bir eser yaratma olanağını veriyor ve kan rengi paralar, ak taşlara dönüşüyor..
Fose Guardiola'nın dul eşi Roser Sergimon ,tencere kapağı olarak yuvarlanır ve hırsların adamı Pere Mila evlenir..
İspanyol milletinin ağzını büzemezsin .....o dönemde sabah dedikodu programları da yok ..
Millet tutturmuş..
Pere Mila, Guardiola'nın dulu ile mi yoksa Dul'un guardiolası ( kumbarası) ile mi ilgileniyor diye ?
Fazla magazin oldu ama durum aynen böyle oldu..
Pere Mila'nın tam olarak ne ile ilgilendiği bugün de meçhul olmasına rağmen ,bina ile ilgilenen Unesco 1984 te binayı Dünya Miraslarına katmıştır…
Yakın bir tarihe kadar binada iş yerleri vardı …
Şimdi galiba bir kısmını müze haline getirdiler …
Passeig de Gracia gezintimize devam ederken,yakın bir yerde Fondaçio Tapies'in müzesine varırsınız …
İlk Barcelona'ya geldiğim yılda ,otelim, tam şimdi müze olan bu binanın karşısında idi .Gözümü açıp ,pencereden dışarı baktığımda, bir evin en üst katında bir tel mezbeleliği gördüm.
Mana veremedim ..
Bu telleri niye buraya atmışlar diye merak ettim ..dikkatli bakınca bunun tesadüfen oraya konmadığını ve bayağı bir sanat çalışması olduğunu anladım …nasıl sa ???
Bildiğiniz gibi bu Catalan toprağı çok iyi sanatçı yetiştiriyor
Gaudi,Joan Miro,Tapies,Claramund,Grau bunlardan bir kaçı …
Antoni Tàpies ressam, heykeltraş ve sanat kuramcısı. Kendi kuşağının en ünlü Avrupalı sanatçılarından biri olarak kabul edilir.
1943'te Barselona Üniversitesi'nde hukuk öğrenimine başladı.
Ama üç yıl sonra bütün zamanını resme ayırabilmek için okulu bıraktı.
Sanatçı olarak kendi kendini yetiştirdi ve 1948'de Barselona'da gerçeküstücü sanatçı ve yazarların katıldığı ve şair Joan Brossa'nın kurucusu ve lideri olduğu Dau al Set (Yedili Zar) adlı gerçeküstücü ve dadaist grubun kuruluşuna katıldı.
Özellikle Paul Klee ve Joan Miró'nun sanatından etkilenen grup, aynı adlı bir sanat ve edebiyat dergisi yayımlamaya başladı.
1990'da Barselona'da, 2,000 kadar sanatçının yapıtının bulunduğu, Antoni Tàpies Vakfı (Fundació Antoni Tàpies) açıldı.
Bu vakıf Antoni Tàpies'in hayatına ve çalışmalarına adanmış olup, sanatta modernizmin anlaşılması ve yeni sanatçıların yetişmesi için örnek bir konuma sahiptir.
Gelelim ,benim otel penceresinden gördüğüm mezbeleliğe…
Tayyip olsa, bunu bin defa buradan kaldırırdı..sen yine yat kalk Barcelona Belediye başkanına dua et..
Daha sonra adının "Bulut ve sandalye" olduğunu öğrendiğim eser, Pere Casanova'nın teknik işbirliği ile Tapie tarafından 1990 yılında yapılmıştır.
Kullanılan malzeme, paslanmaz çelik ve anodize edilmiş alüminium…
Tapie iki bina arasına sıkışan binasına hava vermek ,için böyle bir yola başvurur..
12.7 metre yüksekliğinde,24 metre boyunda ve 6.8 metre eninde bir eser çıkar ortaya ..
teması ,Tapie'nin pek sık kullandığı, bulutlar arasında yükselen sandalye …
neden diye sormayınız..
Yapmış ve pek güzel olmuş doğrusu..
Plaça Catalunya ya doğru yürürken, belediyenin desteklediği, ikinci el kitap pazarlarına uğradım ..
Bir şehri yaşanır hale getirmek için ne kadar çaba ..dalıp gidiyorum…
Sanatın yaklaşık her türlüsünü, yasaklayan bir din ile ne denli gelişmek mümkün bilemiyorum..
İçime karanlıklar çöküyor…
Ayşe'yi nöbet yerinde buldum ..
Yürüyerek, yakında bulunan, hediyelik eşya mağazasına girdik.
Millete bir şeyler alalım dedik..
Ayşe'ciğim beni çok mutlu eden bir çift kahve fincanı aldı ..
Gaudi desenli …beni yine avladı zarif kadın…
Bu akşam programda La fonda var..
Gündüz özellikle sorduk rezervasyon yapmak gerekir mi ? diye ..
"ayıp ettin" dediler …"ne zaman gelirsen gel" dediler…
biz de onlara uyduk ..
Gittik bir de ne görelim ? sonsuza uzanan bir kuyruk…
Ayşe ayıp ettin diyen kadını buldu..
Kadın pişkince " merak etme kısa sürecek" dedi..
Bize yine kuyrukta beklemek düştü.
.Allahtan çok sürmedi veya bize öyle geldi…
Üst kattaki klostrofobik mekanı reddettik ama sonunda doğru dürüst bir yere oturduk…Yemekler ve şarap güzeldi ..
Burası, Les Quinze Nits nin, mahalle arasında kalmışı…
Yemekten sonra esas nöbet yerimiz Ocana ya geldik..
Barcelona'ya ait son keyifleri de paylaştık ..
Yarın memlekete dönüyoruz …kısmetse ..
Barcelona, her seferinde bize bir şeyler vermeyi beceriyor ..
Bunu nasıl yapıyor bilemiyorum ama bu kez de, Barcelona seyahatimiz değdi be diyoruz …
Günün Klipi


Advertisement



Tot: 0.112s; Tpl: 0.011s; cc: 7; qc: 27; dbt: 0.0732s; 1; m:domysql w:travelblog (10.17.0.13); sld: 1; ; mem: 1.1mb