AMSTERDAM YIKILIYOR...


Advertisement
Netherlands' flag
Europe » Netherlands » North Holland » Amsterdam
May 5th 2017
Published: May 16th 2017
Edit Blog Post

Total Distance: 0 miles / 0 kmMouse: 0,0

AMSTERDAM-UTRECHT


Geo: 52.3738, 4.89095

GÜN 02 AMSTERDAM GÜNLERDEN CUMA:

Programa göre bugün saat 14:00 e kadar Amsterdam'dayız.
Volendam /Marken Turuna katılmak isteyip dünden parasını peşin yatıranlar ,saat 09:00 da ellerinde besin çantaları ile gemiyi terk ettiler.
Kahvaltı sofrasında bir zamanlar Sovyet bloku içinde kalıpta, şimdi aslanlar gibi AB üyeliğine kabul edilmiş Sırp,Macar,Romen,Hırvat çalışanlarımızla tanıştık.
Ritüele alışmak kolay değil ..kahvaltını sen alıyorsun fakat kahve illa ki masanda sunuluyor.
Okul kardeşlerimle sanki hiç kopmamışız gibi ..herkes birbirine sevgi ile bakıyor .Ömrümüzün "Çok iyi kalmışsın" aşamasına vardığımızdan,herkes birbirine çok anlayışla davranıyor.
Kahvaltıdan sonra, İlber hocam 'la biraz dolaşmaya karar verdik.
Yola çıkmadan önce “hocam yürüme durumun nedir ?” diye sordum.
Bir survivor edası ile, elini “ayıp ettin” diye salladı.
Ben bunları çok gördüğüm için soruyu yineledim ….“son kararım “ deyince yola çıktık.
Daha doğrusu çıkmaya teşebbüs ettik.
Atılan adım adedi ,20 yi bulunca, İlber hocam ayakkabısına yakışık almayan sözler söylemeye başladı.
Ayağından çıkıyormuş ve bu yanlış bir ayakkabı imiş..
Hocama hak verdim …dün gece yumuşacık yatağında yatarken, aniden kaldırılıp apar topar Amsterdam'a getirildiğinden, ayağına uygun ayakkabı almaya vakit bulamamış.
Olacak o kadar ..
Gemimiz dış limana bağlı…. az daha yürüyünce gara erişiyorsun .
Oradan devam edip merkeze doğru yürüyüşe geçtik.
Hoca ile gezmenin en keyifli yanı, yanımızdan geçen yerel halkın aslında ne mal olduklarını açık seçik anlatması.
Artık dillerinden girip, müstemlekeciliklerine kadar dalıp çıkmadığı konu yok .
Gerçi bu konuşlar daldan dala oluyor ama olsun..
ben elimden geldiği kadar fikri firarları izlemeye çalışıyorum.
Bu akış sırasında, tesadüfen Kırmızı fenerli Sokağın köşesine kadar geldik.
Onu tanıyan bir arkadaşın, “Hocam hayrola sizin burada ne işiniz var ? “ sorusuna çok net bir yanıt veremedik.
Sadece saatin erken olduğuna dayanan bir savunmaya sarıldığımızı hatırlıyorum.
Bu arada vitrinlerde Hollanda'nın özellikle prezervatif sanayi alanındaki durdurulamaz atılımına tanık olduk.
Ot mot işini de pas geçtik,pahalı ayakkabı satanlardan sakınarak ,uygun bir dükkan bulduk .
%! (MISSING)indirim olduğu söylenen ayakkabılardan, bir çift seçtik.
Özellikle ayaktan çıkmayan bir çift üzerinde yoğunlaştık.
Ben pazarlığa geçince, hocam yadırgadı .
Satıcı, zaten indirim yapıldığını anlatmaya başladı .
”Senden bir güzellik bekliyoruz” diyerek ,inisyatif kullanmasını motive ettim .
İşe yaradı…. aslında 42,50 olan fiyatı 37,50 yevro'ya çekti.
Bundan iyisi şamda kayısı.
Eski çarıkları bilahare almak üzere dükkanda bırakmayı teklif ettik ..
Satıcı ,önce ödeyin diye önümüzü kesti.
Anlaşılan gözü bizi kesmemiş…
Ödedik çıktık ….
Hocanın kaprisleri bitmiyor .
”Bana bir kitapçı bul” dedi.Salise sektirmedim.
Dükkan sahipleri avaz avaz Türkçe konuşan iki kişi ile ilgilenmez gibi dururken, İlber hocam, ilgilendiği alanı söylediğinde sizi şöyle yukarı alalım dediler. Hocam üst kata çıktı ve en sevdiği alana daldı gitti.
Ben de ona bakarak dalıp gittim.
50 küsur yıllık bir dostluk gözümün önünden film gibi akıp geçti.
Mülkiye'de ,balkondan, şubesinin fermanını okuduğu dönemden ,bugüne dek, köprülerin altından ne çok sular geçti.
Şimdi tüm Türkiye'nin tanıdığı ünlü bir tarihçi olmuş, ama içindeki muzip asla ölmemiş.
Bir ton kitap seçti ve bunlar için bir çanta alması gerektiğine kanaat getirdi.
Ben bunları buradan yollamanın daha pratik olacağını söyleyince, hayretle yüzüme baktı.
Sanırsın ki, Riemann Hipotezini çözmüşüm…
O işi de uygun bir şekilde hallettik.
Satıcı adres olarak GS üniversitesini duyunca, Sneijder muhabbeti açıldı.
Nakliye fiyatlarında, indirime yararlı oldu.
Artık gemiye geri dönmenin pentatlon koşusu başladı.
İlber hoca engellerde biraz yavaş kalıyor.
Ben onu harekete geçirmek için biraz yol alıp bekliyorum.
Yani bir anlamda tazının önünde koşan tavşan rolündeyim..
Her neyse, tam 11.30 da gemiye girme ipini göğüsledik.
Bizler yemekten kalkarken, teknemiz de Köln'e doğru yola çıktı.
Programa göre saat 17:00 de Utrecht ‘e vardık .
Sabah Tura çıkanlarla burada buluştuk .
Hava biraz ısırıyor bu nedenle turdan gelenler bizlerle fazla oyalanmadan sıcak köşelere dağıldılar.
Kızım Deniz, Utrecht'e yaklaşık yarım saat mesafede Eindhoven'de oturuyor.
Çalışma günü olması nedeniyle Utrecht'e çağırmadım.
Zaten tekne Utrecht'e yakın bir yerde sadece yarım saat duruyor.
Olacak iş değildi.
Akşam yemeği, dün akşama oranla biraz daha canlı geçti.
Anlaşılan millet kendine geldi.
Bu gemi seyahatinin en önemli güzelliği, her yemekte ayrı bir masada ayrı arkadaşlarla buluşma ve hasret giderme şansını vermesi.
Yemekten sonra, üst salonda, memleket kokan Grup Nüans sahne aldı .
Müşteri kitlesinin istek ve ihtiyaçları doğrultusunda, asla 1970 yılını aşan bir şarkı çalınmadı ve söylenmedi.
Her şey iyi gidiyor .. .
İyi geceler dileyip odamıza çekildik.
Odada ki TV nin 48 nolu kanalı TRT yi veriyor …dolayısıyla yatmadan önce, günlük, sinir bozukluğu dozunu mutlaka alabiliyoruz.
Tüm korkularıma rağmen, gemi çok sessiz dolayısıyla uykuyu rahatsız edecek bir ortam yok .
Günün karelerini bir videoda toplamaya çalıştık.



">




Additional photos below
Photos: 7, Displayed: 7


Advertisement

ummanlara dalmışummanlara dalmış
ummanlara dalmış
çocuklar gibi şendikçocuklar gibi şendik
çocuklar gibi şendik
6 ayağımızı bir pabuça soktuk...6 ayağımızı bir pabuça soktuk...
6 ayağımızı bir pabuça soktuk...


Tot: 0.087s; Tpl: 0.011s; cc: 8; qc: 25; dbt: 0.0448s; 1; m:domysql w:travelblog (10.17.0.13); sld: 1; ; mem: 1.1mb