BOGA NIN GAZABI 32 KISIM...


Advertisement
Greece's flag
Europe » Greece » Crete » Heraklion
September 16th 2012
Published: January 16th 2016
Edit Blog Post

Total Distance: 0 miles / 0 kmMouse: 0,0

HERSONISSOS-HERAKLION


Geo: 35.3279, 25.1434

GÜN 04 PAZAR:
Sabah erken uyandım ve kardeşim Turhan'ı bularak yakın bir kahveye kahvaltı etmeye gittik .

Bu arada Heraklion'da kendimize kalacak yer arıyoruz.
İlke olarak, kalacağımız yerleri, yerinde seçmeye karar verdiğimiz için, böyle bir yolu izliyoruz.
Dün gece, Girit'e geç saate varacağımızı bildiğimiz için ,ne olur ne olmaz diye bir otelde yer ayırtmıştık.
Şimdi bulduğumuz bu otel,Heraklion yakınında deniz kıyısı....
Kızları toplayıp yola çıktık ve kısa sürede Heraklion'a vardık
Otelimiz Acti Coralli deniz kıyısında,
Plaj üstünde.... dilerseniz havuzu bilem var...
Odalar henüz hazır dediler ,biz de şehri keşfe gittik.
Limanda, bir Venedik kalesi var ..
Bir kaç yeri Osmanlı tarafından düzeltilmiş, ama zinhar Osmanlı demeyeceksiniz..
Yabancı eserlerde "Koules" diye adlandırılan, yani bizim bildiğimiz Kule'ler, Osmanlı katkısı ama aldırmayınız..
Kaleden sahile baktığınızda, Venedik'lilerin Tophanesini görmek mümkün.
Limandan çıkıp tam karşınıza gelen,25 Ağustos caddesine girdiğinizde, bir taraftan eski şehrin göbeğine ilerliyorsunuz, bir taraftan sağlı sollu tarihi eserleri görebiliyorsunuz.
Aghios Titos,Loggia az ileride Morosini çeşmesinin karşısında Aghios Marcos yer almakta...
İyi güzel de, bu kadar tarihi yer arasında, ayaklarınızı balıklara yedireceğiniz spa'lar ne oluyor ? diyeceksiniz ..
O da var ....bir sürü çekik gözlü kız, iştiyakla ayaklarınızı bir havuza daldırmanızı beklemekte, hatta teşvik etmekte ..
Balıklara yazık olmasın diye teklifi reddettik...
Oradan ayrılıp, yakındaki Knossos sarayına yollandık.
Minoan uygarlığının başkenti Knossos'ta yer alan bu saray ,MÖ 1900 yılında inşa edilmiş.
Girit bildiğiniz üzere ,ağır deprem kuşağında yer almaktadır
MÖ 1700 depreminde, saray yerle bir olunca ,tekrar inşa edilmiş.
Bugün sahada görülen kalıntılar, deprem sonrası ikinci inşaat döneminden kalmıştır.
Buluntuların çok önemli bölümünü, Heraklion arkeoloji müzesinde görmek mümkün.
Kuzey güney hattında, inşa edilen sarayı, İngiliz Sör Arthur Evans ortaya çıkarmış …Bu nedenle alana adamın da heykelini dikmişler..
Sarayın 1000 odalı olduğu söyleniyor ama beni en çok ilgilendiren bölüm, yarı insan yarı boğa olan Monitaur'un, labirent şeklinde inşa edilen mahzenlere kapatılması hikayesi..
Aslında dizi olurmuş ama...... ben senaryoyu özetliyorum..
Karakterler:

Theseus: Minotor'u öldüren Atina'nın veliahtı, daha sonra kralı.
Ariadne: Theseus'a âşık olan kral Minos'un kızı
Aigeus (Egeus): Theseus'un babası, Atina'nın kralı
.Aithra (Ethra): Theseus'un annesi
Minos: Girit Kralı.
Pasiphae: Minos'un karısı
.Daidalos: Labirenti inşa eden mimar.
Poseidon: Yunan mitolojisinde denizler, depremler ve atlar tanrısı.

Theseus'un Doğuşu :

Atina kralı Egeus, çeşitli kadınlarla evlenmesine rağmen, bir türlü çocuğu olmaz.
Bunun üzerine Troezen kralının kızı Ethra ile evlenir ve Ethra, Troezen'de hamile kalır.
Ancak Egeus, Theseus'un doğmasını beklemeyerek Atina'ya geri döner.
Dönmeden önce de, sandalet ve kılıcını dev bir kayanın altına bırakır.
Ethra'ya da: “Çocuk büyüdüğünde emanetlerini alınca, hanedana mensup olduğunu ispatlayabilecek” der.
Theseus büyür ve gerçekten kayayı kaldırarak, babasının emanetlerini alır.
Annesi, oğluna gerçek kimliğini açıklayınca da genç Theseus, Atina'ya doğru yola
çıkar.
Dönemin şartları gereğince, yolda birçok haydut, vahşi hayvan ve türlü türlü tehlikeler vardır. Kısaca, Games of Throne numaraları...Theseus hepsinin üstesinden gelmeyi başarır ve Atina'ya varır.

Minotor (Paralel hikaye)

Girit'te hüküm süren güçlü kral Minos, gücünü kanıtlamak için denizler tanrısı Poseidon'dan ona kurban etmek üzere bir boğa vermesini ister.
Posedion boğayı Minos'a verir.
Fakat hayvan, Minos'un hoşuna gider ve Minos, boğayı kurban etmez.
Bunun yerine, başka bir boğayı kurban eder.
Poseidon bunu fark ettiğinde çok sinirlenir .."Var mı lan böyle numara ?" diyerek ,Minos'un karısını boğaya âşık eder.
Minos'un karısı Pasiphae, boğayla çiftleşir ve boğa başlı, kuyruklu ,ama insan bedenli Minotor doğar.
Minotor herkese zarar veren bir yaratıktır.... bunun üzerine mimar Daidalos'un yaptığı Labyrinthos adlı, içinden kimsenin çıkamayacağı yapıya kapatılır.

Minotor'a Gönderilen Kurbanlar :

Girit kralı Minos'a yenilen Atinalılar, haraç olarak dokuz yılda bir (bazı kaynaklarda yedi ya da her yıl), yedi genç erkek ve yedi genç kızı Minotor'a kurban olarak gönderirler.
Kurbanları götüren gemi, siyah yelkenlidir.
Theseus, Minotor'u yenip, giderek tatsızlaşan bu kurban işine bir son vermek istemektedir.
Babası vazgeçirmeye çalışsa da, sonunda bir şartla buna izin verir.
Eğer Minotor'u öldürebilirse, Atina'ya dönerken, gemiye siyah yelkenler yerine beyaz yelkenler takacaktır.

Sonuç:

Kurbanlar ve Theseus, Girit'e vardıklarında , onları labirente götürürler.
Minos'un kızı Ariadne, kurbanlar halka gösterilirken, Theseus'a âşık olur ve Theseus'a labirentten çıkabilmesi için basit bir strateji önerir.
Buna göre, Theseus, kızın verdiği ipliği labirentin girişine bağlayacaktır ve dönerken ipi takip ederek çıkışı bulabilecektir.
Theseus labirente girdiğinde, Minotor'u uyurken yakalar ve onu öldürür.
Theseus, Atinalı kurbanlar ile ipi takip ederek çıkışa ulaşır ve Ariadne'yi de yanına alarak, Atina'ya doğru yola koyulur.
Ancak beyaz renkli yelkenleri açmayı unutmuştur.
Kıyıdan siyah renkli yelkenleri gören babası Egeus, oğlunun öldüğünü düşünerek
Ege Denizi'ne atlayarak intihar eder.
Theseus, Atina kralı olur.
Al sana baba gibi hikaye işte…
Kan var ,gözyaşı gani,intikam,mintikam ne ararsan var...
Gerçi ben, Kıraliçe Pasiphae ile boğanın çiftleşmesi sahnesini biraz uçuk buluyorum... ama öte yanda ,Boğa'nın burada mecazi anlamda kullanıldığına inanıyorum…
Her neyse Sevgili Nilgün, Knossos sarayını dolaşırken biz orada bulunan bir snack bar'da soğuk mythos ( bira ) eşliğinde mitolojik tartışmalara daldık..
Nilgün, bize katılınca otelimize döndük..
Odalarımız hazır.... birinci katta ,koca bir balkonu olan kocaman odalar verdiler.
Ben hemen sahile gidip denize daldım ..dalgalı ve fazla bir keyfi yok ama dönüşte havuz yaptım, tatlı su ile durulanma imkanı doğdu..
Odada biraz dinlendik ....akşama doğru otelin sahibi Yorgo çok yakında bulunan Anna'nın lokantasını önerdi.
Yürüme mesafesinde…
Anna'nın kendisi de içiyor ve sefaların kadını olduğu belli …
Bize,öyle bir sofra düzdü ki…
Olmaz böyle şey..
Her şey çok lezzetli ..
Anna, köken olarak Kürt'mü ? bilemiyorum ama lokantasının adı Mezopotamya...
Keyifli bir gece oldu...
Daha sonra, Ayşe'yi otele bırakarak, Turhan'larla "Heraklion by night" yapalım dedik ve gece liman nasıl görünüyor merakımızı giderdik
Azıcık oralarda oyalandıktan sonra dönüp yattık..

Hergün,günün karelerini toplayarak video haline getirdim ve kolaylık olsun diye You tube'a koydum ...ilgileniyorsanız aşağıdaki linki tıklamanız yeterli:



Heraklion video :



Additional photos below
Photos: 8, Displayed: 8


Advertisement



Tot: 0.094s; Tpl: 0.011s; cc: 10; qc: 31; dbt: 0.0473s; 1; m:domysql w:travelblog (10.17.0.13); sld: 1; ; mem: 1.1mb